Abdurrahman Peşaverî... Bir Hintli Müslüman... Kurtuluş Savaşı'nın gizli kahramanlarından...
1886'da Peşaver'de doğmuştur. Peşaver o dönemde Britanya sömürgesi olan Hindistan'ın Kuzey-Batı Sınır Eyaleti'nin başkentiydi.
Zengin bir ailenin çocuğuydu; iyi bir eğitim almıştı. Osmanlı tarihine karşı özel ilgisinden dolayı Türklere derin bir hayranlık duyuyordu. Kardeşleri kendisine "Türkî Lala" (Türk Ağabey) diye hitap ederlerdi.
Ekim 1912'de 1. Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine Hint Müslümanları "Hilal-i Ahmer Cemiyeti Türk Yardımlaşma Fonu" teşkil etmişler; bu fona tüm Hindistan'dan Müslümanlar yoğun ilgi göstermişti. Yardım çalışmalarına Abdurrahman Peşaverî de öncülük ediyordu.
Hem toplanan paraların teslimi hem de zorda bulunan Osmanlı Ordusu'na yardım için Hindistan Hilal-i Ahmer Cemiyeti bir Tıbbiye heyetini İstanbul'a göndermeye karar verdi. Gönüllü tıp heyetinde beş doktor, yedi sağlık görevlisi ile on erkek hasta bakıcı yer aldı. İçlerinden biri de Abdurrahman Peşaverî idi..
Tüm heyet üyeleri yolculuk masraflarını kendileri karşılamışlardı. Peşaverî, babasından izin alamayacağını düşünerek ailesinden gizlice heyete dahil olmuş, hiç parası olmadığından elbiselerini ve kitaplarını satarak yolculuk masraflarını karşılayabilmişti.
30 Aralık 1912'de İstanbul'a gelen heyet Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti Başkanı Besim Ömer Paşa tarafından karşılanmış ve Kadırga Hastanesi'ne yerleşmişti. Peşaverî, hasta bakıcılık görevinin yanı sıra Hindistan gazetelerine düzenli olarak haber gönderiyordu.
Abdurrahman Peşaverî,Enver Paşa ve Rauf Orbay’la tanıştı. Rauf Bey'in tavsiyesiyle harp okuluna kaydoldu. Eve dönmesi için kendisine yalvaran annesine "Anadolu işgal altındayken dönemem!" diyerek izin istedi..
İstanbul'da başladığı askeri eğitimine Beyrut'ta devam etmişti. 1. Dünya Savaşı patlak verdiğinde teğmen olarak Gelibolu cephesinde savaştı ve üç kez yaralandı. Mili mücadelede büyük yararlıklar gösterdi.
Anadolu Ajansı'nın ilk personeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk büyükelçisi oldu.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurmaya çalışan Rauf Orbay ve Kazım Karabekir gibi memleketin ileri gelen liderleriyle beraberdi. 21 Mayıs 1925 gecesi Beşiktaş'tan Nişantaşı'ndaki evine dönmekte iken üç kişi tarafından Rauf Orbay zannedilerek vuruldu.
30 Haziran 1925'te hayata gözlerini yumdu ve Maçka Mezarlığı'na defnedildi. O şimdi tarihte unutulan bir kahraman...