Bir kurban bayramı daha geçti… Kurban bayramında asıl amacın et yemekten çok, eti paylaşmak olduğunu unutarak bir bayram daha geçirdik…
Bu bayramında diğer bayramlardan farkı yoktu… Geleneksel yemeğimiz, et kavurmalar bir de üstüne tatlılarla biraz daha kilo aldık.
Toplum olarak her geçen gün obez oluyoruz. Şişmanlığın tıp bilimindeki ismi obezite... Maalesef her geçen gün obez bir millet haline geliyoruz. İşin garibi yağlı ve kilolu görüntümüzle içten içe gurur duyuyoruz. Erkeklerimiz göbekli halinden, bayanlarımız balıketli halinden oldukça mutlu oluyor.
Göbekli görüntünün birde zenginlik belirtisi olduğunu zaman zaman dile getiririz. Erkekler göbek kası ile öğünür, hanımlar ise günlerinde; pasta, kek, tatlı, yemek tarifleri maharetleriyle gurur duyarlar…
Toplumumuzda ''Obezite'' denilince çok aşırı şişmanlık anlaşılır. Hâlbuki vücuttaki yağ oranının normalden fazla olmasına şişmanlık deriz.
Obezite, batı toplumlarında görülen bir hastalık iken artık tüm dünyada, özellikle sosyo-ekonomik gelişme gösteren ülkelerde de alarm verecek boyuta ulaşmaya başladı. Tehlike çanlarının çalmaya başladığı ülkelerden biri de Türkiye… Maalesef birçok kişi obez kategorisinde olduğunu bilmeden yaşıyor.
Yapılan bilimsel çalışmalarda, Türkiye’de her 100 kadından 40’ı her 100 erkekten de 20-22’sinin obez sınırını aştığının ortaya koyuyor ama bazı kilolu Türklerin de aslında kendisini zayıf kabul ettiğini de açıklıyor. Yine araştırmaya katılanlardan yaptıkları egzersizlere örnek vermeleri istendiğinde ise ilginç sonuçlar çıkıyor… Yüzde 55’i 20 dakika yürümeyi, yüzde 34’ü 45 dakika koşmayı, yüzde 16’sı 5 kat merdiven çıkmayı, yüzde 9’u hareketli bir şekilde ev süpürmeyi ve yüzde 8’i alışveriş yapmayı egzersiz olarak gördüğünü belirtiyor.
‘Bir dirhem et bin ayıbı örter’ sözleriyle kendimizi avutuyoruz… Beslenme alışkanlığımızla çeşitli hastalıklara davetiye çıkarıyoruz. Başta şeker hastalığı olmak üzere, hipertansiyon, kalp rahatsızlıkları gibi yandaş hastalıkları kapımızı çalmaya başladığında ise artık çok geç oluyor…