Televizyonun yaygın olmadığı yıllarda halk güncel olayları yazılı basından öğreniyordu. Eski Türk filmlerinde “yazıyor, yazıyor” avazıyla çocuk satıcılarının sokaklarda satmaya çalıştığı gazetelerden,1970’lerde Hürriyet ve Tercüman’ın 1 milyon baskı yaptığını, toplam gazete satışlarının 5 milyon olduğunu hatırlamak gerekiyor. Aradan 46 yıl geçtikten ve Türkiye nüfusu neredeyse ikiye katlanıp okur- yazarlık seviyesi eskiyle kıyaslanmayacak seviyede arttığı halde, bugün o tirajlara ulaşmanın hayal olduğunu kabul etmek gerekiyor; tabi bunda televizyon ve İnternet'in etkilerini de unutmayalım…
10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler gününde mesai kavramından uzak büyük bir özveri, emekle haber peşinde koşan gazetecileri saygıyla hatırlıyoruz. Olaylarla birlikte akar gider gazeteci; her gün yeni bir yarışın oyuncusudur. Olayların içinde ve peşinde olan gazetecinin heyecanı, gerilimi bitmez. Yazma, öğrendiklerini aktarma görevi başlar gazetecinin. Bu mesleğin o tarafı da az heyecanlı, az gerilimli değildir.
Toplanan bilgileri kağıda dökülmesi; yazılanların gazete sayfalarında yerini bulması da stresli bir iştir. Gazetecinin ruhları ve kalpleri de ağır baskı altındadır,2015 yılında ulusal bir gazetenin görsel yönetmen yardımcısı Kadir Pastutmaz’ın henüz 29 yaşındayken kalp krizi vefat etmişti. Aynı yıl ünlü bir gazetenin yurt dışı yayınlar servisinde sayfa yapımcısı Fikret Demir yine bir kalp krizi sonucu hayata gözlerini yummuştu. O da 47 yaşındaydı.
Habere ve bilgi kaynağına hızlıca ulaşma ,edindiği bilgi ve haberleri okurlara veya izleyicilere ulaştırmak için mücadele ederken, öldürülen gazetecileri de unutmamak gerekiyor. Gazetecileri Koruma Komitesi ve Sınır Tanımayan Gazeteciler; 2015 yılında dünya genelinde 110 gazetecinin öldürüldüğünü açıkladı. Görev başında yaşamını yitiren 70 gazetecinin 11’i Irak’ta, 10’u ise Suriye’de öldürüldü.
Gazetecilik mesleğinin içinde büyüyen, olgunlaşan, yaşlanan; profesyonel düşünüp amatör ruhla çalışan bütün gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyorum.