Bir dost meclisindeyiz. Ev sahibi bir iş adamı… Ofisteki misafirler ise meslektaşlarım.
Mekan farklı da olsa öğretmenler odası iklimi, ortamı sıcacık sarmış.
Sohbetin konusu tabi ki eğitim.
Gençlerimizin sorunları… Üniversitelerin nitelikli insan kaynağını karşılamak için yeterli olmaması… Bilginin hayata dokunması… Katma değerli üretim ekosisteminin oluşmaması…
Eleştiriler yerinde ve doğru. Katılmamak mümkün değil. Ama enseyi karartmak yanlış… Ülkemize ve gençlerimize güvenmemek hata…
Yurt dışında devletin imkanlarıyla eğitim gören, genç bir öğretmenimin batı hayranlığı ise beni oldukça hayal kırıklığına uğrattı.
Alman ekolu, kalitesi dilinden düşmüyordu. Konu Covid-19 aşısına gelince de Türk aşısını küçümseyip, Biontech aşısını göklere çıkarması resmen bardağı taşırdı.
Bu kadar da olmaz dedirdi. Güzel şeylere gözlerini kapatmak, insanımızda eski bir hastalıktır.
Yabancı hayranlığı bizlere özgü has bir özelliktir. Galiba genlerimizde var. Tarihimize baktığımızda da çeşit çeşit ‘Mandacılar’ görürüz.
Tarihimizde derin kırılmaların yaşandığı günleri hatırlayalım.
Birinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası…
Gelişmiş bir Batı ülkesinin vesayeti altına girmeyi savunan sözde aydınlarımızın nutukları ...
Arkasından gelen yıkım…
Sonunda bu maceralar nelere mal oldu; okumak-öğrenmek gerek.
Bu millet halen İngiliz, Alman, Amerikan mandacılığını savunanları unutmadı.
Ama üzülerek söyleyeyim, günümüzde de değişen bir şey yok!
Modern mandacı zihniyeti halen aramızda…
Kendi geçmişini, kültürünü bilmeden başka kültürlerin değerlerine hayran olan gençler…
Amerikan ve Alman hayranlığı…
Hatırlarım, bir zamanlar sağ ve sol çekişmesi vardı.
Ama bir gerçek vardı ki iki kesim de amansız Amerikan karşıtı idi… Ne acı ki bir darbe sonucunda, hayalleri ile birlikte idealleri de yok oldu gitti.
Haklı olarak yeni nesil bunları bilmez, bu karanlık günlere yabancı…
Günümüzde de bir yabancı hayranlığı var ki, üzülmemek elde değil.
Kültürel değerlerimizi yok ederek, almış başını gidiyor.
Kolay kazanç, rahat yaşam özlemi tek hedef…
Adresi de yurt dışı... Sanki masa başı iş onları bekliyor!
Ülkemizde de yaşanan pandemi ve ekonomik kriz oralara hiç uğramamış!
Dolar ve Euro cennetinde yaşayacaklar!
Bilmezler ki bir işçinin aldığı aylık, ev kiralarını bile karşılamaz.
Gittim, gördüm. Ortalama bir işçi aylığı Almanya’da 1300 Euro… Bu da orta halli bir ailenin yaşayacağı, ev kirası bile değildir.
Bir de gurbetçi aileleri dinleyin. Çileyi en iyi onlar dile getirir.
DAVULUN SESİ UZAKTAN HOŞ GELİR DERLER.
YURT DIŞINI KURTULUŞ OLARAK GÖREN GENÇLER…
EYVAH GENÇLİĞİM!
İÇİM ACIYOR.