Bir zamanlar hepimizin birer ‘bakkal amcası’ vardı.
Her mahalle bakkalının bir de kalın ciltli, alfabetik fihristli, veresiye defteri olurdu.
Ayda bir maaş alan ayda bir, haftalık alan haftada bir, üç aylık alan üç ayda bir kapatırdı hesabı...
Bazen borçların ödenmediği,köşe bucak mahalle esnafından kaçındığı da çok olurdu.
Osmanlılar Döneminde veresiye defterinin adı Zimem Defteri idi.
Özellikle Ramazan günlerinde, tebdil-i kıyâfet ile, pek çok zengin, hiç tanımadıkları bölgelerdeki bakkal, manav dükkânlarına gider, onlardan Zimem Defteri ‘ ni (veresiye defteri) çıkarmalarını isterlermiş.
Baştan, sondan ve ortadan rastgele sahifelerin toplamını yaptırıp, miktarını ödedikten sonra; “Bu borçları silin! Allah kabul etsin!” der, kendilerini tanıtmadan çeker giderlermiş..
Zamanla AVM ve zincir marketler çoğaldıkça ,bakkal amcaların sayısı giderek azaldı. Veresiye defterlerinin yerini de kredi kartları aldı
138 yıllık veresiye defteri...
Defterin sahibi Bursa’nın Mudanya ilçesi yaşayan bir Rum bakkal... O yıllarda yaşanan mübadele anlaşması gereği Tirilye’den Selanik’e göç etmek zorunda kalmış.
Kırmızı kaplı veresiye defteri 1880’li yıllara ait...
Zimem Defteri ,o zorlu yılları yaşayan insanların yokluk hallerinin ve fakirliğinin izlerini taşıyor Deftere not düşülen veresiye kalemleri ise oldukça ilginç.
Ağırlık ölçüsü olarak okka ve dirhem kullanılıyor... Veresiye kalemleri o tarihlerde hangi gıda maddelerinin çoğunluklu olarak tüketildiğine ilişkin bilgiler veriyor... Bir kutu kibrit, gaz, sicim, sabun ve bakla gibi ürünler ...
Nereden nereye...Yaşam şartlarından,tüketici alışkanlıklarımıza kadar çok şeyler değişiyor ve değişecek. Ne dersiniz?.. Önemli olan ayak uydurabilmek değil mi?