Yeni eğitim öğretim yılı 9 Eylül’de başlıyor.
Üç aylık tatil nihayet bitiyor. Ders zilinin çalınmasına sayılı günler kaldı.
Şöyle bir düşündüğümüzde,okullar öğrencilerle-öğretmenlerle güzel...
Eylül ayının ilk günleriyle,okul bahçeleri çocuk sesleriyle yeniden şenlenecek.
Taş duvarlı binalar ,kısa bir zaman sonra gerçek sahipleriyle buluşacak.Artık derslikler öksüz kalmayacak.
Ama gel gör ki çocuklarımız daha tatil keyfin deler. Ağustos böceği timsali; başıboş hayatın keyfini çıkarıyorlar. Onlar için her şey güllük gülistanlık!..
Oh ne hayat,lüküs hayat!..
Bir de ebeveynler cephesine baktığımızda işler hiç te güzel gitmiyor. Neredeyse isyanlar yaşanıyor!
Okulların bir an önce açılmasını dört gözle bekleyen ailelerin serzenişleri hala kulaklarımda...
Mübalağa olmasın;terhis bekleyen askerler gibi neredeyse gün sayıyorlar!..
Olmuyor... Olamıyor... Tatil öncesi ne kadar plan yapılsa da her şey boş!..
Bir süre sonra çocuklarımız alışılmış tatil moduna giriyorlar. Bunu da engelleyemiyoruz.
Teknoloji bağımlılığı, bütün planları altüst ediyor...
Maalesef bu gerçek ile her yıl yüzleşiyoruz ve bu kısır döngüyü bir türlü değiştiremiyoruz.
Zaman geliyor; çağımızın en büyük tehlikesi teknoloji bağımlılığı çocuklarımızı esir ediyor.
Akıllı telefon... Tablet ... Bilgisayar... Kontrol altına alınamayan, anne-babaların başını ağrıtan üçlü...
Aileler burada çaresiz kalıyorlar... Arkasında da sağlık sorunları ile boğuşuyorlar. Obez,göz bozuklukları başta olmak üzere fiziksel rahatsızlıklar... Şiddet eğilimi içeren dijital oyunlarla gelen ruhsal problemler...
Çözüm mü? Bu da ayrı bir makale konusu...
Şimdilik ebeveynlerin tek bir dileği var: Ah bir okullar açılsa!..