Beri gel, daha beri, daha beri. Bu yol vuruculuk nereye dek böyle? Bu hır gür, bu savaş nereye dek? Sen bensin işte, ben senim işte. Ne diye bu direnme böyle, ne diye? Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık, ne diye? Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek, Ne diye böyle şaşı olmuşuz, ne diye? Zengin yoksulu hor görür, ne diye? Sağ soluna yan bakar, ne diye? İkisi de senin elin, ikisi de. Peki kutlu ne, kutsuz ne? Şu beş duyudan, altı yönden varını yoğunu birliğe çek, birliğe. Kendine gel, benlikten çık, uzak dur. İnsanlara katıl, insanlara, İnsanlarla bir ol. İnsanlarla bir oldun mu bir madensin, bir ulu deniz. Kendinde kaldın mı bir damlasın, bir dane. Ama sen canı da bir bil, bedeni de, Yalnız sayıda çoktur onlar, alabildiğine, Hani bademler gibi, bademler gibi. Ama hepsindeki yağ bir. Dünyada nice diller var, nice diller, Ama hepsinde anlam bir. Sen kapları, testileri hele bir kır, sular nasıl bir yol tutar, gider. Hele birliğe ulaş, hır gürü, savaşı bırak, Can nasıl koşar, bunu canlara iletir. Mevlana Savaşa komşuyuz uzun zamandır, komşu olduğumuz kadar da ev sahibi. Uzun zaman oldu huzur içinde yaşamayı unutalı, yarından korkusuz bahsedemeyeli. Ardı arkası kesilmeyen patlamalar, tesadüfi şekilde son bulan hayatlar, ölen sivil ve savunmasız insanlar, asker ve polis şehitle Her an yeni bir vahşet yeni bir katliam haberi manşetlerde. Arkası kesilmeyen son dakikalar, sıcak gelişmeler. Her defasında “neden?” diye soruyoruz, bunca kötülük neden? Ben size söyleyeyim; beşer. Yani kemale erememiş insan. Yemenici (bkz. Yedi Güzel Adam) insan kavramını şöyle tasvir ediyor: İnsan altıgen bir uçurtmadır. Uçurtmanın üst kenarına i yazar ve onu sırasıyla can, güç, ikrar, adalet, kemal takip eder. Yemenici der ki, insan doğar can kazanır, büyür güç kazanır, gücünü ikrarından alır, ikrar verdiği kararlardır, eğer kararında adaletliyse erdemli olur, adaletinde kemali bulursa kâmil olur. Uçurtmanın çıtalarından biri olmazsa uçurtma uçamaz, insan da kâmil olamaz, beşer olarak kalır. Beşer deri demektir. Dayanıksızdır, sonsuza dek yaşayamaz. İşte bu yüzden beşer hep şaşar, zayıftır çünkü. Ona güç verecek, onu yaşatacak olan eksiksiz adaletle alacağı kararlardır. Ancak o zaman insan olur. Henüz kemale erememiş insandan daha tehlikeli hiçbir şey yok kâinatta. En ufağından en büyüğüne kadar var olan tüm kötülüklerin sebebi kâmil olmayan insanların adil olmayan kararları. "Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez." Diyor kâmil bir adam, Cemil Meriç. Toprak dediğin üzerinde canlar yaşasın diye değil midir? Uğruna canlar feda etmek niye? Ne fark eder hangi can yaşamış, ins renk cümbüşünden bu kadar korkması niye? Bu ironiyle yaşamaya daha ne kadar devam edecek insanlık. Sonunu bile bile he   En iyi site deneyimi sağlamak için çerezlerden faydalanıyoruz. Sitemizi kullanmaya devam etmeniz gizlilik politikamızı kabul ettiğiniz anlamına gelmektedir. Detaylar Kapat 13.12.2019 Kübra Coşkun - Aklın Yolu Br‘lk’ https://www.gumushane.gen.tr/v2/akln-yolu-brlk-makale,1774.html 2/2 tekerrür edecek tarih? Hiç mi kâmil olamayacağız tam anlamıyla? Ezelden beri hep aynı terane. Ocu bucu şucu, alevi, sunni, ilerici, gerici, ötekici berici… eee? Sağ göz ayrı sol göz ayrı bakar da beyin onu bir algılamaz mı? Sağ el bir ucundan sol el bir ucundan tutar da bir taşı birlikte kaldırmaz mı? Bir bütünün parçaları değil miyiz hepimiz? İnsan kafasınca fikir, inanış yok mu? Yekpare olmaktan bu kadar korkmak niye? Mesele ne tarafta durduğun değil, mesele durduğun yerde insan olarak kalıp kalamadığın. Aşure olmak varken bulamaç olmayı kabul etmek niye? Nohutun, fasulyenin, incirin, yarmanın, üzümün ve diğer malzemelerin önce ayrı ayrı kaplarda pişirilip, öz varlıklarını koruyara bir arada tekrar pişirilmesinden ibarettir aşure. Nohutun tadı başka, üzümün tadı başkadır, aşurenin tadı bambaşka. Hepsi ay ayrı güzeldir ama öz benliklerini koruyarak bir araya gelip karıştıklarında bambaşka bir tat çıkar ortaya. Evrenin doğasında bulamaç olmak olsaydı aşure malzemeleri gibi rengârenk yaratılmazdık, birden fazla kitap birden fazla ırk birden fazla fikir olmazdı. Yaratan rengarenk yaratmışken, aşure olmaya direnip bulamaç olmaya meyletmek niye? Senaryo hep aynı. Ortada bir yangın var. O yangını çıkaran bizi bulamaç olmaya zorlayan bir beşer. Sağa gidip solu, sola gidip sağı ateşi yakarken gördüğüne inandıran. Delilleri kendi elleriyle hazırlayıp iddiasını kurnazca planlarla ispatlayan. Gizli bir el v ama kim olduğu mühim değil, araç belli değilse de amaç belli. Biraz tarih bilgisi, biraz düşünmek yeter galeyana gelmemek, s gibi olmayanı ötekileştirmemek için. Hala dünyanın herhangi bir yerinde zalimce öldürülen, katledilen birileri olsa önce hüviyetine bakanlar, bırakın dünyayı ülkesindeki olaylarda bile hala kapı komşusu, iş arkadaşı, okul arkadaşı demeksizin, hatır gönül bilmeksizin dinine, mezhebine siyasi görüşüne göre üzülenler ve hatta üzülmeyenler mevcut. Sosyal medya tam bir fikir karmaşası, tam bir kaos ortamı. Bir yanda insanları umutsuzluktan kurtarmaya, iyiye güzele yöneltmeye çalışanlar diğer yanda sayısı azımsanamayacak kadar çok zekâ tutulması yaşadığını düşündüğüm insanlar. Her olaydan sonra görünenin aksine ölene üzülen çok az, herkes bir suçlu aramanın derdinde, kendinden olmayana suçu yükleyip vicdanını rahatlatmanın derdinde. Sağduyu, birlik olma, düşünme, araştırma mı? Hak getire. Varsa yoksa siyaset. Dünyadaki tüm liderler, toprak, petrol, rant kaygısı güderken insan hayatının teferruat değil öncelik olduğunu unutmayarak a kararlar vermediği sürece tüm ideolojiler ve onlara körü körüne bağlanıp büyük resmi kaçıranlar, amaçlarına ulaşamayıp birer maşa olarak kalmaya devam edecek. Tam da Yunus’un anlatmaya çalıştığı gibi: "Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan halka müderris olsa Hakk’a âsidir.”