Yorgun bir Cuma akşamının sabahıydı. Güne; daldaki kuşun seremonisi ve rüzgârın hafif dokunuşlarıyla hareketlenen perdemin, dansıyla gözlerimi açtım.
Beni her sabah o güzel sesiyle uyandıran, adını henüz bilemediğim, sahip olduğu özellikleriyle bana her daim“ Yaratana ”şükretmemi unutturmayan bu kuş’ a minnettarım.
Şükürler olsun! Bu Sabah’ta huzur ve sağlık içinde uyandım, ailemle mutlu bir gün geçirebileceğim…
Kaç gündür havada bir sıkıntı…
Belli ki içinde bir sızısı var diyemediği. Yüreği kabarmış, içinde biriktirmiş anlatamadığı ne varsa. Bir haftadır tatlı tatlı eserek söylemeye çalıştı! Baktı olmadı; Oda damla damla döktü gözyaşlarını…
Ben, 1 haftadır yüreğinde esen fırtınanın dışa vuran tatlı esintisinden anlamıştım zaten, Toprağa duyduğu özlemin iyice çekilmez bir hal aldığını…
Uzun süren bir alışveriş keyfinden sonra dışarı çıktığımda gözlerime inanamadım. Nihayet Yağmur damlaları, o çok sevdiği aşkına Toprağına kavuşmuştu. Tabii Toprak’ ta buna çok sevinmiş olmalıydı ki, mutluluğu etrafa saldığı o müthiş kokusunda gizliydi. Bir yandan Güneş’ te bu mutluluğa eşlik edebilmenin tatlı telaşına koyulmuştu bile…
Sıra bendeydi; Yağmur, Toprak, Güneş olurda Burcu kayıtsız kalır mı? Tabii ki hayır…
Önce Toprağın mutluluğuna bir dost olarak ortak olmak istedim. Onun kokusunu olabildiğince içime çektim. Sonra Yağmur’un toprakla buluşma sevincine ortak olmak için gözlerimi kapatıp gökyüzüne çevirdim yüzümü...
Yağmur’un yüzüme kondurduğu her bir damlayı hissettim. Kalbim bir çocuk heyecanıyla kuş gibi kanat çırpıyordu. Ama sanki bu üçlüde bir şey eksik…
Anneme döndüm ve “ Anne! Çocukluğumda ki gibi gökkuşağı olsa, ne güzel olur dimi? ” dedim. Tabii annem halime gülümseyerek “ Hiç değişmeyeceksin. Hep çocukluğundaki gibisin, hadi bin arabaya da gidelim.” dedi…
Neyse arabaya bindik; ben mutlu, çocuklar gibi şen, annem le sohbet zaten harika, fonda bir de “ Haris Alexi ” ve köşeyi dönüp biraz ilerlediğimizde günün en güzel sürprizi annemden geldi: “ Burcu! Karşıya bak Gökkuşağı...” sevinçten ağzım kulaklarımda.
Birden aklıma çocukluğumda öyle olduğunu hayal ettiğim şey geldi ve kocaman bir kahkaha ile “ Anne Cennette Düğün var… ” dedim.
Aslında gerçek, Alfred Capus sözlerinde gizliydi; “Fırtınanın gücü ne olursa olsun, eğer yağmura saygın varsa; seni bekleyen bir gökkuşağı mutlaka vardır.”