Şubat ayı başlarında Avrupa Birliği İstatislik Ofisi’nin yayınladığı satın alma gücü paritelerine göre ülkelerin kıyaslandığı bir rapor paylaşıldı. Yerli paramızın günden güne ağır darbeler alarak değerini kaybettiği bugünlerde, paramızın satın alma gücünün diğer ülkelere kıyasla iyi olduğunu görmek sevindirici bir gelişme oldu.

***

Paranın değeri ile paranın satın alma gücü birbiriyle sıkça karıştırılan kavramlardır. Asgari ücretli statüsünde olup farklı 2 ülkede çalışan işçilerin aldıkları maaşların satın alma gücü, aynı zamanda o ülkedeki genel fiyat seviyesi ile de ilişkili olduğu için paranın değerinden bağımsız olarak, paranın satın alma gücüne kıyas yapmak daha doğru sonuç verir.

***

Yani özetle satın alma gücü paritesi (SAGP) ülkeler arasındaki fiyat düzeyi farklılıklarını ortadan kaldırarak farklı para birimlerinin satın alma güçlerini eşitleyen bir değişim oranıdır.

***

Örnek vermek gerekirse, bir kg elmanın Türkiye’deki fiyatı 2 TL, Amerika’daki fiyatı ise 2 usd olsun. Bu durumda aylık 2.000 usd civarında asgari ücret alan Amerikalı işçi parasıyla 1.000 kg elma alırken, Türk işçi yeni asgari ücret olan 2.324 TL’si ile 1.162 kg elma alabilir. Eğer Türk işçi Amerikaya giderse ve elma almak isterse bu durumda parasının dolar karşılığı olan 374 usd (2.324 TL / 6,2 )  ile yalnızca 150 kg elma alabilirdi. Satın alma gücü paritesi işte bu sebeple herkesin kendi ülkesindeki alım gücüne göre tespit ediliyor.

***

Avrupa Birliği’nin açıkladığı rapora göre Türkiye’de alım gücü, 26 ülke arasında 8. sıradadır. Aşağıdaki grefikte de görüleceği üzere bir çok AB ülkesini geride bırakmış durumdayız.

Ülkelerin satın alma gücü tespit edilirken baz alınan sepetin içerisinde ağırlıklı olarak yiyecek ve giyecek ürünleri yer alıyor. Bu durumda Türkiye ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde yiyecek-giyecek maliyetleri diğer ülkelere göre daha ucuz ve dolayısıyla hayat pahalılığı daha geride diyebiliriz. Bununla birlikte ulaşım ücretleri, tüketici elektroniği, haberleşme gibi sepetin içindeki diğer unsurlarda maalesef satın alma gücümüz bir çok ülkenin gerisinde.

***

Bir yandan asgari ücretlinin satın alma gücünün iyi durumda olduğuna seviniyoruz ama bir yandan da iki meseleyi düşünmek lazım. Birincisi, sınırların kalmadığı global dünyada, Türk vatandaşı yabancı ve gelişmiş bir ülkeye gitse parası değersizleşiyor ve yukarıdaki elma örneğinde olduğu gibi Türkiye’deki kazancıyla gittiği ülkede, o ülkenin ancak en alt tabakasıyla aynı grupta yer alacak yaşam kalitesine erişebiliyor.

İkinci husus ise Avrupa genelinde asgari ücretli çalışan sayısının toplam çalışan sayısına oranı %7-8 bandında iken bu oran Türkiye’de %41 seviyesindedir. Bu oran sadece Avrupa’da değil, dünyanın diğer ülkeleriyle de kıyasla çok yüksektir. Bir dünya vatandaşı olabilmek ve yüksek refah seviyesine erişebilmek için asgari ücretli çalışan oranının azalması gerekiyor. Bunun yolu da yatırımlarla yeni iş sahalarının açılması ve yüksek teknolojili üretimin yaygınlaştırılmasından geçiyor. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.