Adı Sümeyye Mustafa… Suriye’nin Şam kentinde Arapça öğretmeni…3’ü kız, 4 çocuk annesi…  Eşi sağlık görevlisi… Bir zamanlar Mutlu ve huzurlu bir yuvaları vardı. Sıcak yuvalarında, bizler gibi yaşamlarını sürdürüyorlardı. Bütün çalışan ailelerin ortak sorunu olan birlikteliği; ancak akşam yemek sofrasında bir araya gelerek gerçekleştiriyorlardı. Ailece neşe içinde yemekte, günün değerlendirmesini yapıyorlardı. Günün bütün yorgunluğunu unutuyorlardı. Yemekten sonra sofrayı yardımlaşarak, hep beraber kaldırıyorlardı.  Baba, yemekten sonra oğlu Ahmet ile oyun oynuyordu. Kızları ise annelerinin mutfakta en büyük yardımcılarıydı. Ev işleri bittikten sonra Sümeyye öğretmen, okula giden kızlarının ödevleri ile ilgileniyordu. Çocukları uyuduktan sonra, keyif kahvesi eşliğinde sohbet ederek günün bütün yorgunluğun u unutuyorlardı. Sümeyye Hanım ile Ahmet Bey hafta sonlarını dört gözle bekliyorlardı... Cumartesi günü tarihi Halep çarşısında alışveriş yapmak; pazar günü pikniğe gitmek en büyük lüksleriydi… Bir hafta sonu evin içinde otururken uçak sesi ile gelen bombalar ve kurşunlarla hayallerine kurşun sıkıldı. Apartmanın zemin katına sığınıp; sabaha kadar dua ederek, bomba sesleriyle korku içinde beklediler. Güneş doğunca gözü yaşlı olarak; Halep’e veda ederek ayrıldılar. Şimdi Osmaniye’de eşinden uzak, çocuklarıyla hayata tutunmaya çalışıyor. Eşini 4 aydır görmediğini ifade eden Mustafa, eşinin Esed'in ölüm listesinde olduğunu gördüğünü bildirerek, ''Ölenlerin isimlerinin üzeri çiziliyor. Kocamın ismi çizilmemişti, demek ki yaşıyor. Kendisiyle haberleşemediğimiz için yaşayıp yaşamadığını bu şekilde kontrol ediyorum. Buraya gelmeden önce en son telefonda konuşmuştuk. Onda da bana 'buralarda durma, çocuklarla kaçıp canınızı kurtarın' İnşallah eşim de savaştan zarar görmeden hayatta kalır, kendisiyle hayatımıza devam ederiz'' diye konuşuyor.
Sümeyye Öğretmen’in en büyük hayali, savaşın bir an önce bitmesi ve çocuklarıyla ülkesine geri dönmek... Bu yazımda savaşın acı yüzünü göstermeye çalıştım. Savaş'ın acımasızlığını anlamak için,  illa da onun yıkıntılarını görmek mi gerekir? Çevremizde yaşanan ateş çemberini ve o ateş içinde kaybedilen canları görünce, şimdi bizlerin her zamankinden daha fazla barışı korumamız gerektiğine inanıyorum.  Suriye ve Irak’ta yaşananlardan ders almalıyız. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan her insan bu toprakların birer evladıdır.Birlikte,beraber; vatanımızın geleceğini şekillendireceğiz.Bir dakika düşün!...Devletine sahip çık!...