TEOG sınavının kaldırılmasıyla birlikte yeniden eğitim konusu gündeme oturdu. Eğitim konusunun toplumumuzu ilgilendirmesinin bir çok nedeni var. Bugün bu konunun zenginlik ile olan ilişkisine değinelim.
***
1990 yılında Türk toplumun ortalama eğitim süresi 4,5 yıl. Yani o yıllarda “ilkokul terk” durumu varmış. Bu yıllarda toplam kişi başı milli gelirimiz ise 2794 Dolar. 2015 yılında ise ortalama eğitim süremiz 7,9 yıla çıkmış. Yani başka bir deyişle “ortaokul terk” seviyesine yükselmişiz. Bununla birlikte milli gelirimiz 10.980 Dolar’a yükselmiş.
Konuyu daha iyi anlayabilmek için iki ülke ile kendimizi kıyaslayalım.
***
1990 yılında Çin’de ortalama eğitim süresi 4,8 yıl, kişi başı gelir 318 Dolar; 2015 yılında ise eğitim süresi 7,6 yıl, kişi başı gelir 8.069 Dolar.
1990 yılında Mısır’da ortalama eğitim süresi 3,5 yıl, kişi başı gelir 751 Dolar; 2015 yılında ise eğitim süresi 7,1 yıl, kişi başı gelir 3.548 Dolar.
***
Ülkemiz Bu 25 yıllık dönemde Avrupa Birliği sürecini yaşadı ve eğitim kalitesinde bir düzelme meydana geldi. Eğitimdeki bu kalite artışı bizi Mısır’a kıyasla daha varlıklı bir hale getirdi.
***
Çin ile kendimizi kıyasladığımızda yine milli gelirde önde görünüyoruz fakat burada en önemli nokta Çin’in sağladığı gelir arttırma hızının oldukça yüksek olmasıdır.
***
Rakamları incelediğimizde aslında eğitim kalitemizin çok da enseyi karartacak cinsten olmadığını, hala bir umudumuzun, bir potansiyelimizin olduğunu fark ediyoruz.
***
Her ne kadar toplumların gelişmesinde eğitimin tabana yayılması önemli olsa da, eğitimin zenginlik doğurabilmesi için sistemin elit insanları doğurabilmesi amaçlanmalıdır. Gelişmiş ülkelere baktığımızda, ülkelerinin milli gelirlerine en büyük katkıyı 10-15 tane şirketin sağladığını görüyoruz. Bu şirketler, o ülkelerin eğitim sistemlerinde yetişen elitlerin kurmuş olduğu teşebbüslerdir. Özellikle teknoloji sektöründe faaliyet gösteren bu tür şirketler, milli gelirin yükselmesinde önemli rol oynamışlardır. Örnek olarak, Microsoft, Apple, Alibaba, Amazon, Samsung, Toyota, LG gibi firmaları gösterebiliriz.
***
Çin’deki eğitim kalitesinin, böylesi bir zenginlik artış hızı sağlamasının en önemli sebebi teknolojik gelişime ağırlık vermiş olmasıdır. Bugün Çin, batısındaki ülkelere teknoloji transfer edebilecek seviyeye ulaştı. Çin’de özellikle makine, robot, otomotiv ve yazılım teknolojilerinde faaliyet gösteren bir çok yeni girişimciye rastlayabilirsiniz.
***
Son zamanlarda Çin ve Türkiye’nin ticari iş birliğinin sadece mal ticareti ile sınırlı kalmaması, aynı zamanda teknolojik işbirliğinin de hedeflenmesi gerekmektedir. Bu sayede edinilecek teknolojik bilgi birikimi, eğitim sistemimize enjekte edilirse belki biz de teknoloji alanında faaliyet gösterecek girişimci sayımızı arttırmış oluruz.
Belki biraz daha cari açığımız artacak ama teknolojik kazanımların sağlayacağı zenginlik artışı için bir süre buna göz yumulabilir. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.