Eğer siz de Cumartesi günleri kurulan sebze-meyve pazarının müdavimlerindenseniz şöyle bir diyaloğa rastlamanız imkan dahilindedir:
-Biber kaça?
-3 Lira aaabi.
-(Şaşırarak)Geçen hafta 1 buçuk lira diyodun?
-B(P)ahalandı aaabi.
Bu türden diyaloglara son günlerde sıkça rastlayabilirsiniz. Zira hepimizin gördüğü, okuduğu üzere, enflasyon gün geçtikçe artıyor. Hükümetin Orta Vadeli Planı, Merkez Bankası’nın öngörüleri… Gerçekleşen enflasyon rakamı, tüm tahminlerin ve öngörülerin üzerinde çıktı.
***
Enflasyon nedir sorusuna yazacak birçok bilimsel tanım vb. olmakla beraber, ben çok daha akılda kalıcı bir tanımını yapacağım. Enflasyon temel anlamda mal ve para ilişkisine dayanır. Mal az, para çok ise enflasyon olur. Çok olan şey değersiz olur, bilirsiniz. Para da aynı şekilde. Miktarı artınca değeri düşer. Bu durumda enflasyonu küçültmek istiyorsanız iki şey yaparsınız: ya malı arttırısınız, ya da parayı azaltırsınız.
***
Enflasyon -bir çok nedene dayalı olarak- belli bir seviyenin üstünde olması arzu edilmeyen bir ekonomik hadisedir. Enflasyonun hem bireyler hem de ekonomi açısından bazı temel tehlikelerini aşağıda açıklayalım:
-
Sürekli fiyatların değiştiği bir ortamda belirsizlik oluşur. Belirsizlik ortamında hem yerli hem de yabancı yatırımcı risk almaktan kaçınır. Uzun vadeli plan yapamaz. Bu durumda kısa vadeli ve daha kesin getirisi olan ufak işlere yönelir.
-
Enflasyon, istikrarsız ekonomiye sebep olur. İstikrar olmayan ekonomik ortamlarda insanlar rahatlıkla iş bulamaz. Hele ki vasıfsızsa çalışabilme ihtimali daha da düşer. Dolayısıyla enflasyon ile işsizlik arasında doğrudan bir ilişki vardır.
-
Enflasyonu yüksek ekonomilerde, yüksek gelir grubundaki kişiler, yüksek faizlerden yararlanarak bir miktar tasarruf elde edebilir belki ama düşük gelirli kısmın satın alma gücü düşer. Bu durum, düşük gelirli kesimin ülke yönetimine karşı güvensizlik duymasına ve gelir eşitsizliğine yol açar.
***
Görüldüğü üzere sebep olduğu/olacağı tehlikelerden dolayı, enflasyon ile ilgili haberler daima önem taşır. Ülkemizdeki enflasyonun alevini söndürecek iki adet mekanizma vardır. Birisi Maliye Politikaları diğeri ise Para Politikaları. Maliye politikalarını hazine aracılığıyla Hükümet yönetirken, para politikasını tamamen Merkez Bankası (TCMB) yönetir.
***
Enflasyon ile mücadelede TCMB’nin uyguladığı para politikası, anlık ve hızlı sonuçlar sunduğu için sıkça gözden geçirilir. Temel gayesi fiyat istikrarı olan TCMB, enflasyon ile mücadele eder ve en büyük silahı faizdir. Mantık çok basit: yukarıda da bahsettiğim üzere ya malı arttıracaksın, ya parayı kısacaksın. Kısa vadede ülkede üretimi arttırıp malı çoğaltmak zor olduğu için, parayı azaltmak çok daha tercih edilir bir yöntemdir. Bunu yapmak için musluğu kısmak gerekir. Yani TCMB faizleri arttırır ki, paraya ulaşım zorlaşsın. Ayrıca yükselen faiz, yabancı finans yatırımcısını da cezbeder ve bankadan mevduat faiz kazancı elde etmek için parasını dövizden TL’ye dönüp Türkiye’ye sokar. Bu durumda dövizin alevi biraz söner. Enflasyonun ana sebeplerinden birinin de yüksek döviz kurları olduğunu yazmıştık. Dolayısıyla faiz, önemli bir silahtır.
***
Bununla birlikte geçtiğimiz hafta toplanan TCMB faizleri arttırmadı ve bir çok kesimin tepkisini çekti (şahsen ben de arttırmasını bekliyordum). Enflasyon verisi de rekor kırınca, TCMB adeta günah keçisine döndü.
Enflasyon ile mücadele halindeyiz ve bu noktada sadece TCMB politikaları yeterli kalmayabilir. Topyekün bu mücadeleye destek vermemiz lazım. Konuya haftaya devam edelim. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.