2 Eylül 1595 günü tarihimizde bir dram yaşandı,  Osmanlı akıncılarının kalesi Estergon Kalesinin; savunulması sırasında yaşanan trajedi türkülere konu olmuştu.
1543 yılında elimize geçen Estergon Kalesi Sancakbeyli haline getirilerek Budin Beylerbeyliği'ne bağlanmıştı. Ancak kale bundan yaklaşık elli yıl sonra Alman Leh Çek ve İtalyanlardan oluşan 80 bin kişilik bir haçlı ordusu tarafından kuşatıldı. Bu sırada Estergon Kalesi'nde yalnızca beş bin Türk askeri bulunuyordu.
Durum gerçekten çok kötüydü ve yardım alma ihtimali de yoktu. Kuşatmanın üstünden iki ay geçti… Üçüncü ayı bulurken haçlı ordusu, kale ile Tuna Nehri arasındaki su kanallarını kestiler Düşmanın teslim olma teklifi Estergon muhafızı Kara Ali Bey tarafından kabul edilmedi. Kara Ali Bey ve yanındakiler "Biz Rumeli gazileriyiz; kelle verir kale vermeyiz!" diyorlardı.   Nitekim kuşatmanın uzaması düşman askerlerini yöneten kumandanları çılgına çevirdi ve askerlerini kırbaçlatmaya başladılar Bu durumu gören Kara Ali Bey yüksek bir sesle bağırdı:   - "Şu mel'un kumandan yere düşürülürse kafir askerlerinin hepsi geri dönecektir. Kim onu vurursa kendisine dilediği verilecektir!"   Bunun üzerine Osman isimli bir yiğit "Ya Allah" diyerek tetiği çekti ve düşman kumandanını yere serdi. Ancak ne var ki bu arada kale kumandanı Kara Ali Bey de şehid oldu. O'nun yerine kumandayı o sırada kalede bulunan Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmed Paşa aldı. Ancak kalede kıtlık ve susuzluk başladığı için yapılacak fazla bir şey yoktu.   Kalede bulunan tarihçi Peçevi İbrahim Efendi durumu şöyle özetliyordu:   - "Sarnıç etrafında hararetinin şiddetinden ıslak mermerleri yalayan ve bir damla su için can veren elsiz - ayaksız yaralıların inlemeleri yürekleri sızlatıyordu."   İçerideki durum gerçekten elem vericiydi. Bu arada Yeniçeri askerinin ayaklanması her şeyi alt - üst etti. Artık teslim olmaktan başka çare yoktu. Aralarında Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmed Paşa'nın da bulunduğu esirler Tuna nehrindeki gemilere bindirilerek Vişegrad'a götürüldüler.   Estergon Kalesi'nin elden çıkması ve orada verilen şehitler bütün milleti yürekten yaraladı ve işte nesilden nesile söylene gelen Estergon türküsü o günleri hatırlatır…  
Baş vezirlik ve kumandanlık görevine tayin edilen Lala Mehmed Paşa kalenin elden çıkışından on yıl sonra bu defa fetih için Estergon önlerindeydi. Estergon marşı eşliğinde, 29 Ağustos 1605 yılı günü başlayan kuşatma bir ay sürdü ve kale 29 Eylül ele geçirildi. Estergon Kalesi bundan sonra 78 yıl daha Osmanlı hudut boylarının müdafaasını yapan bir akıncı kalesi oldu. Osmanlı Devletinin duraklama döneminde; 1683 yılında hatıralar bırakarak elimizden çıktı Onun için biz hâlâ o türküyü söylüyor, Estergon’u unutmuyoruz unutamıyoruz…