İran'da işsizlik, yükselen enflasyon ve yolsuzluğa karşı başlayıp rejim karşıtı gösterilere dönüşen protestolar, hükümetin 'yasa dışı' ilan etmesine rağmen halen devam etmekte. Bugün itibari ile gösterilerde ölü sayısı 12, yaralı sayısı ise 100’e yaklaşmış durumda.
İşsizlik, yüksek enflasyon ve yolsuzluğa karşı, yada farklı sebeplerden dolayı insanların sokaklara çıkıp eylem yapması, yanlış gördüğü tavır ve siyasi iradeyi protesto etme çabası demokratik bir haktır. Tabi ki her demokratik hak, diğer insanların, farklı görüşlerin haklarının gasp edilmemesi, düşünce ve siyasi iradelerine saygı gösterilmesi gereğini de birlikte taşır. Senin demokratik hakların, benim demokratik haklarım başladığı anda son bulur.
Görsel ve yazılı medyada izlediğimiz bu olaylar, dillendirmesek te hepimizin aklına ülkemizde cereyan eden Gezi olaylarını getirmekte. Belki de basit bir gezi parkı yıkım çalışması ile buna karşı duran bir avuç aktivistin karşı karşıya geldiği olayların ne sonuçlar doğurduğunu hepimiz acı bir şekilde tecrübe ettik.
İran’da insanlar sokakta. İran’da yine basit ve sıradanlaşan söylemler ile sokağa çıkan insanların, yine uzaktan kontrol ve yönlendirilmeleri ile söylemlerinin değiştiğini, rejim karşıtı birliktelikler sağladıklarını, işin çığırından çıktığını, hükümeti devirme çabasına girdiklerini, yumuşak darbe, sivil darbe teşebbüsüne yöneldiklerini izliyoruz.
Batının, özellikle ABD’nin iradesi dışında hareket eden hükümetlere karşı uygulamış olduğu bu sivil darbe çabaları kulağa hoş gelmekte. Herhangi bir askeri müdahale olmaksızın, silah sıkılmaksızın, halkın meclisi basması, resmi kurumları ele geçirmesi, daha sonra içlerinden! Çıkardıkları kahramanları! yada, muhalif olan siyasi partiyi iktidara getirme çabası.
Seçim ile gelmiş mevcut iktidarın taraftarları, destekleyenleri de karşı blok olarak sokaklara inse ne olur? Onlar sivil irade değil mi? Onlar da yaksa yıksa, iktidarı düşürmek için sokaklara çıkanlara karşı koysa… Ne mi olur? Tam da modern sömürgeci güçlerim istediği olur.
Sivil darbe, yumuşak darbe, hatta bazı kaynaklarda pembe darbe olarak geçen bu eylem ve kalkışmaların özüne bakarsak, insanların belli bir yaşa geldikten sonra, önlerine düzenli bir şekilde konulan sandığa giderek özgür iradesi ile kendisini yönetecek insanları seçmesi, meclisi boşaltması, yeni insanlar ile doldurması, dolayısı ile tüm kamu binalarının yönetimini belirlemesi, mahalle muhtarını dahi seçmesi EN sivil, EN yumuşak, EN pembe darbe değil midir?
İran’da hali hazırda oynanan oyunun “masum halkın demokratik hakkıyla” hiçbir ilgisi yoktur. Rejimin adı farklı olsa da, İran’da da insanların önüne seçim sandığı konulmaktadır. Yaşananlar apaçık kan bulaşmış bir darbe girişimidir. Başarılı olması halinde, yeni liderinin Mısır darbesini gerçekleştiren General Abdülfettah es-Sisi’den farkı olmayacaktır.