Kitaplarda pek yazmayan ama çocuklarda çok sık gördüğüm bir korku anne-baba korkusu. Geçmişte daha fazla ancak günümüzde daha az olan ama olduğu zaman da tüm hayatı etkileyen bir korku. Tahrip gücü çok fazla. Çocukların hayatını karartıyor ve tüm insan ilişkilerini etkiliyor. Peki siz çocuklarınızı nasıl yetiştiriyorsunuz? Çocuk yetiştirirken çocuğun davranışını denetlemeye mi, yoksa kendi davranışınıza mı önem vereceksiniz? Üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konu!
 
Çocuklarına çok karışan, onların her yaptığına tepki veren, sık sık cezalandıran anne babaların çocuklarında anne-baba korkusu oluşmakta ve bu korku yaşantıda giderek otoriteye duyulan korku haline gelmektedir. Yemek yemediğinde tepki verdiğimiz, kızıp öfkelendiğimiz, yaramazlık yaptığında kızdığımız, beğenmediğimiz bir davranışı olduğunu da cezalandırdığımız bunları yaparken öfkemize hakim olamadığımız çocuklarımız yavaş yavaş bizden korkmayı öğrenmektedir. Çocuklarımız korksun bu korkunun ne zararı var, şimdi ve ilerde daha çok sözümü dinler diye düşünebiliriz. Korku ile büyüyen çocuklar geceleri kâbuslar görmekte, uzun süreler altını ıslatabilmekte, güvensiz olmakta, başka insanlardan çekinmekte, insanların arasında laf söz edememekte, okul zamanı sınavlardan korkmakta, iş hayatında ise amirlerinden korkmakta onlar kızacak diye eli ayağına dolanmaktadır.
Diyelim çocuk yalan söyledi.Çocuğun davranışına önem veren ana-baba, “Bana yalan söyledin! Yalan söylemek çok kötüdür, bir daha yalan söylersen seni şöyle şöyle cezalandırırım! Yalan söylediğini duymayayım, görmeyeyim!” der. Çocuğuyla ilişkisinde kendi davranışına odaklanmaya öncelik veren anne-baba ise , “Ben ne yaptım, ne söyledim ki, bana gerçeği söyleyemeyecek kadar çocuğum benden korkuyor?” sorusunu kendisine sorar.Korku kültürü içinde yetişmiş ana-babaların hedefi çocuğun davranışını yönetmektir; çocuk terbiyesi korku kültürünü zemin alır. Çocuğun doğruyu öğreneceğine inanmazlar. Çocuklarının her davranışını denetlemek, ödül ve cezalarla biçimlendirip, yönetmek üzerinde dururlar. Ve çocuk kendisinin güvenilmeyecek bir insan olduğuna inanarak yetişir. Anne-baba bunu farkına varmadan yapar; kötü niyetinden değil. Çocuğuyla ilişkisinde kendi davranışına önem verip gözeten anne-babalar ise, sevgi ve güven kültürünü temel alırlar. Çocuklarda ‘ Dediğimi yap, yaptığımı yapma’ söylemi işe yaramaz. Çünkü çocuk söylenen sözden çok yapılan davranışa bakar. O yüzden anne-babanın davranışları doğru değerleri yansıtıyorsa; çocuk da böyle bir iklimde yetiştiği için zaman içinde anne-babasından doğruları görüp öğrenecektir.
Hiç bir anne-baba bilerek çocuğunu korku kültürü içinde büyütmek ve ömür boyu onu pusulasından mahrum etmek istemez. Çocukluğunuza baktığınız zaman kendinizi hangi ortamda büyümüş olarak görüyorsunuz? Bunu farkında olmak çok önemli bir adımdır. Birçok anne-baba bilmeden, farkında olmadan, kendileri nasıl büyütülmüşse, çocuklarını da öyle korku kültürü içinde büyütürler.
Unutmayalım ki; Korku kültürü, korkuyu sürdürebildiğimiz kadar sürecek ve onu sürdüremediğimizde bize geri dönecek sözümüzü dinlemeyen, asi, laf dinlemeyen gençler haline geleceklerdir. Bütün bunları yaşamamak için onları korku ile büyütmeyelim. Korku yerine sevgi ile çocuklarımızı disipline etmek çok daha etkili olacaktır.