Televizyon giderek günlük hayatımızda vazgeçilmez bir alışkanlık haline dönüşmeye başladı. Aileler işlerinden arta kalan zamanı büyük çoğunlukla televizyon başında geçiriyorlar. Televizyon izleme alışkanlığı neredeyse bir bağımlılık, esaret halini alıyor.
Televizyon karşısında çok fazla zaman geçirmek hem yetişkin insanların hem de çocukların zihinsel gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Aşırı derecede televizyon izlemek kişinin konsantrasyon becerisini bozmakta, beynini tembelleştirmekte ve pasifize etmektedir. Çünkü televizyon beyni yormadan bilgi verir. Hâlbuki beyni en çok geliştiren şey konuşmak ya da dinlemek değil, düşünmektir, yorum yapmaktır. Televizyon işte bu becerileri azaltmaktadır.
Bizim dış dünyanın zararlarından çocuklarımızı korumaya çalışırken seçici davranmayarak izlediğimiz yayınlar, takip ettiğimiz programlar çocuklarımıza zarar veriyor. Evlerimize aldığımız teknolojik aletlerin tesiriyle çocuklar gördükleri doğru-yanlış birçok davranışı uygulamaya başlıyor. Bu nedenle televizyonda ne izlediğimizi, daha ziyade çocuklara ne izlettiğimizi iyice incelemek gerekiyor.
Araştırmalar, insanların çoğunun günde ortalama 3-4 saati televizyona ayırdığını ama aslında bunun 2 saati geçmemesi gerektiğini göstermektedir. Günde 2 saatten fazla televizyon izleyenlerde bazı sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, televizyon kişilerde zihinsel tembellik yapar. Beynin yorumlama ve düşünme ilgili kısımlarının gelişmesini engeller. Kişinin yorum yapma, analitik düşünme, sentez yapma, zihinsel beceri yönüyle öğrenme gücünü azaltır. Bireysel yaratıcılığı köreltir. Bu durum, çocuklarda daha da belirgin bir biçimde gözlemlenmektedir.Televizyonun ikinci olumsuz etkisi ise aile içi iletişime ve etkileşime zarar vermesi yönünde olmaktadır. Bu durum ailedeki sevgi, saygı ve güven bağını zayıflatmakta ve aile içinde psikolojik bir duvar örmektedir.
Medya, varlığı ve içeriğiyle çocuklara birçok zarar veriyor. Toplumdaki şiddetten şikâyetçiyiz ama bunun tohumları şimdiden çocuklarımızın zihinlerine televizyon yoluyla ekiliyor. Çocuk beyni ile yetişkin beyninin algılama biçimi birbirinden farklıdır. Çocuklar izledikleri televizyon programlarını yetişkinler gibi algılamayıp, gerçek ve kurgu arsındaki farkı ayırt edememektedirler. Sosyalleşme sürecinde bulunan çocuklar izledikleri olumsuz sahnelerden etkilenerek bunları taklit etme eğilimine girmektedirler. Özellikle şiddet içerikli film ya da diziler hatta haberler çocukları şiddete karşı duyarsızlaştırıyor ve bu da alışageldikleri bir iletişim tarzı ya da sorun çözme becerisi olarak okul yaşamlarında karşımıza çıkıyor.
Günümüz koşullarında çocuk yetiştirmek gerçekten büyük bir beceri sabır ve emek gerektiriyor. Ebeveynlerin günümüzün giderek zorlaşan, yabancılaşan, sanallaşan ilişkilerinin olduğu bir ortamda çocuklarıyla ilişkileri çok önemli bir yere sahip. Öncelikle çocuğa güven duygusunu verebilmek gerek. Bu da birlikte zaman geçirerek mümkün olabilir. Nitelikli zaman geçirme denilen bu süre zarfı içerisinde mümkün olduğunca telefon, televizyon, bilgisayar ve diğer teknolojik cihazlar olmadan, baş başa kalınarak vakit geçirilmesi gerekli. Eğer iletişim problemleri yaşıyorlarsa mutlaka profesyonel destek alarak bunun aşılması gerekmekte. Eğer şimdi bir şeyler için önlem alınmazsa yarın geç kalmış sayılabilirsiniz.
Hatice HAKLI