Mutlu olmak huzurun ve başarının temelidir. Mutluluk umudun, Umut ise başarının başlangıcını oluşturmaktadır. Bireysel başarının temeli mutluluk olduğu gibi toplumsal huzurun ve başarının temeli de mutluluktur.
Bir toplumda insanlar huzurlu ve mutlu ise o toplumda daha az çatışma, kargaşa, cinayet, hırsızlık, …vb. suçlar ve günahlar olur.
Şu bir gerçek ki toplumu oluşturan en önemli yapı taşı da aile kurumudur. Mutlu ve huzurlu aileler de yetişen nesillerde mutlu, huzurlu ve umutlu olur. Biz her zaman bireyden topluma değişim, dönüşüm ve gelişim noktasında aile kurumunu çok önemsemişizdir. Bu açıdan da aile eğitimi daha fazla önem kazanmaktadır.
Geçmiş yıllarda çocukları ilkokula başlayacağı zaman veliler iyi öğretmen ararlardı. Artık devir yavaş yavaş tersine dönmeye başladı. Öğretmenler şimdiler de ise öğrenci ailesi ve velisi seçmeye başladılar. Şu bir gerçek ki çocuğun kişiliği ve karakteri okul öncesi dönem de yani 0 – 6 yaş arasında şekillenmektedir. Bu dönemi boş geçiren çocuğa öğretmenlik yapmak gerçekten çok zordur. Bu dönemi huzurlu ve mutlu aile ortamında geçiren çocuklar okul ve sınıf ortamında daha az problem çıkararak derslerinde daha başarılı olmaktadırlar.
Eğer gelecekte devlet, millet ve ümmet olarak ayakta kalmak istiyor isek ümidi ve hayalleri olan nesillere ihtiyacımız var. Umudun ve hayalin temelinde ise mutlu olmak yatmaktadır. Mutsuz bir insanın umudu olmaz. Umudu olmayanın hayalleri ve hedefleri olmaz. Hayali ve hedefi olmayan nesiller ise milleti, devleti ve ümmeti ebed müddet kılamaz.
Şuan aile ve fertlerinin eğitimi, öğretimi ve konusunda gerekli hassasiyet gösterilememektedir. Aileler değişimi, dönüşümü ve gelişimi sadece çocuklarından bekledikleri için çocuklarına en iyi eğitimleri aldırmak için tüm maddi şartlarını zorlamakta eğitimler; özel okula-temel liseye, kurs merkezlerine, dershaneye, etüd merkezlerine kayıtlar yaptırarak özel dersler aldırmaktadırlar. Alınan bu eğitimler öğrenmeyi ve problem çözmeyi öğrenmiş bireylere ulaşamadığı için harcanan zaman ve para boşa gitmiş olmaktadır. Bu kadar maddi yatırımın yanında istenilen sonuç alınamayan ve aşırı beklentilere cevap veremeyen çocuklarda stres, kaygı, depresyon,…vb. nevrotik hatta ileri aşama da psikotik bozuklukların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Şu bir gerçek ki; öğrenmeyi ve problem çözmeyi öğrenen bireylerin en önemli özelliği, mutlu ve huzurlu aile ortamında kişilikli ve karakterli yetiştirilmeleridir. Sağlam kişiliğe ve karaktere sahip olan bireylere sorumluluk verildiğinde sadece rehberlik yapmak yeterlidir.
Aileler 0 – 6 yaş döneminde her şeyi çocukları adına yaptıkları için sorumlu birey yerine ileride sorunlu bireyler yetişmektedir. Bu sorunluluk halinin ortadan kaldırılmasıve çocuklarda sorumluluk duygusu oluşturabilmek için küçük yaştan itibaren yaşına uygun sorumluluk verilmelidir.
Biz yemedik çocuğumuz yesin, biz giymedik çocuğumuz giysin, biz oynamadık çocuğumuz oynasın, …vb. bakış açıları ile çocuklar aşırı şekilde tüketici ve yetiştiriyor. Bu durumlara sorumluluk vermemede eklenince ilerinin sorunlu bireylerinin de temeli atılmış oluyor. Hiçbir konuda sorumluluk almamış bireyden okul çağında derslerini kendisinin çalışmasını ve başarmasını beklemek garip kaçmaktadır. Çatışmalar baş gösterince de takviye ve destek eğitimleri devreye giriyor. Özel ders alan çocuk ders alımı bittikten sonra da oturup tekrar yapıp test çözmediği içinde bilgiler kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarılamadığı için kısa sürede kayboluyor ve istenilen/beklenilen başarı yine elde edilemiyor.
İyi insan ve çocuk yetiştirmek önemlidir. Ancak bunu başarabilecek potansiyeli tamamlamak veharekete geçirebilmek daha da önemlidir. Bu potansiyel ve bilgi/beceri için eğitim almak, bol bol okumak, kendini geliştirmek ise emek ve mücadele ister. Kalıcı başarılar ve değişim için emek ve mücadele olmazsa olmazımızdır. Hele hele ki sizin, çocuğunuzun, ailenizin, toplumun, milletin, ümmetin ve insanlığın kurtuluş savaşı; emeksiz ve mücadelesiz asla kazanılamaz. Ailenin eğitimi ilerideki tüm kurtuluş savaşlarının da temelidir. Eğitimli ve bunun gereklerini yerine getiren aileler; sağlam kişilikli ve karakterli, problem çözme gücünü kullanabilen ve mücadeleden yılmayan sorumlu bireyleri yetiştirir.
Sorumluluk bilincine ve donanımını harekete geçirebilecek güce sahip olan bireyler ileride aile olduklarında daha mükemmel nesiller yetiştireceklerdir. Bu döngü fazla değil 50 yıl sonra şuan yaşadığımız problem ve çatışmaların çözümü demektir.
Aileler ve kurucuları anne-babalar o kadar kutsal göreve ve misyona sahiptirler ki; bu çok para kazanmak, özel okula göndermek, en güzel hediyeleri almak, en iyi arabayı ve evi almak, …vb. değildir. Bu görev sağlıklı ve mutlu nesillerden oluşan toplumu oluşturmaktır. Sağlıklı ve mutlu toplumlar ise millet ve devleti sağlıklı, mutlu ve huzurlu hale getirecektir. Mutluluk ve huzurun her alanda görüldüğü millet ve devlet ise diğer milletler ve insanlığa huzur ve mutluluk getirirler…
Bir aile düşünün çocuğunu anaokulundan lise sona kadar özel okula gönderiyor, özel dersler aldırıyor amma ve lakin çocuk hayal ve hedef belirleyip onun için sorumluluk alıp davranışta bulunmadığı için yine özel üniversiteye gitmek zorunda kalıyor.