Küçük bir turistik kasaba hayal edin. Yaz sezonu ve kasaba bomboş. Kasabada herkesin birbirine borcu var ve kredi ile yaşıyorlar. Şans eseri kasabadaki bir otele zengin bir turist geliyor ve resepsiyona 100 dolar bırakıyor. Ancak odayı beğenmezse parasını alıp gideceğini söylüyor ve yukarı çıkıyor. Otel sahibi parayı alır almaz manava olan borcunu ödüyor. Manav, 100 doları hemen alarak toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor. Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, çocuğunun özel okul taksidini kapatıyor. Okul da parayı alıp aynı otele giderek oraya olan önceki bir borcunu kapatıyor. Ve o anda zengin turist odadan geri dönüyor, odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri istiyor. Parasını geri alan müşteri, kasabayı terk ediyor. Müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor. Ancak tüm kasaba borçlarından kurtuluyor.
Likit (nakit) para örnekte de anlatıldığı üzere sürekli dolaşım halindedir ve işletmelerin en muhtaç olduğu şeydir. İşletmeler açısından ciro ve karlılık artışı hep temel öncelik gibi görünür ama karlı olduğu halde nakit parasını iyi yönetemeyen ve iflas eden çok sayıda şirket vardır.
Özellikle şu anki yüksek kur ortamı ve yüksek faiz ortamında, işletmelerin ciro ve kar kaygısından ziyade nakit döngüsüne önem vermeleri gerekmektedir. Yüksek kur seviyeleri, mali tablolara büyük tahribatlar veriyor ve iyi yönetilemediği takdirde işletmelerin kansız kalmasına ve faaliyetlerini durdurmasına neden oluyor.
Faaliyetlerini gerçekleştirmek amacıyla ithal makine ve hammaddeye ihtiyaç duyan ve bunları finanse edebilmek için uygun maliyet sebebiyle döviz kredisi kullanan işletmelerin özellikle nakit akımını iyi yönetmeleri gerekiyor. Ani kur dalgalanmaları, bütün kazancınızı aldığınız kredinin kur farkını ödemeye sizi mecbur kılabilir. Bu durumda boşa kürek çekmiş olursunuz ve tabiri caizse sadece teker döner.
Temelde işletmelerin nakit akışı 3 ana başlıkta toplanır: 1-Faaliyetlerine dayalı nakit döngüsü, 2-Yatırımlarına yönelik nakit döngüsü, 3-Finansman döngüsü. Eğer sağlıklı bir nakit döngünüz var ise ana faaliyetlerinizden kaynaklanan nakit tahsilatlarınızın piyasaya olan nakit ödemelerinizden fazla olması yani pozitif olması gerekir. 1 no’lu nakitleriniz ile yatırımlarınızı yapmayı başarıyor ve finansal borçlarınızı azaltabiliyorsanız bu durumda başarılı bir işletmesinizdir. Eğer 1 no’lu nakitleriniz pozitif, 2 no’lu nakitleriniz negatif, 3 no’lu nakitleriniz de pozitifse bu da başarılı, büyüyen bir işletme olduğunuzu size gösterir. Bu tip nakit karnesinde yatırım yapmak için sadece faaliyetlerinizden sağladığınız nakitler yetmez ilave borçlanma yapmanız gerekir. Bununla birlikte bu tür nakit karnesinde finansal borçların iyi yönetilmesi gerekir (uygun maliyetli olması, vadesinin uzun olması gibi).
Nakit batağına düşmek istemeyen işletmelerin, ana faaliyetlerinden gelen-giden nakit akımlarına dikkat etmesi ve asla negatif pozisyona düşmemesi gerekmektedir. Örneğin 1 Ocak 2018’de %10 kar ile 13 ay vadeli 100.000 TL mal satan bir işletme, o dönemki mali tablosunda 10.000 TL kar etmiş görünür ama para o yıl cebine girmediği müddetçe nakit olarak sıkıntı yaşayacaktır. Kar zarar tabloları tahakkuk esaslıdır ama nakit akım tabloları canlıdır, anlıktır. Çok kar edebilirsiniz ama aynı zamanda nakit fakiri de olabilirsiniz. Tabii bir de sırf nakit girişi olsun diye düşük karlılıkla mal satma durumu vardır ki o da asla tercih sebebi olmamalıdır çünkü bu durum sadece günü kurtarmaktır, işletmelerin sürekliliği esasına aykırıdır.
Eğer bugüne kadar yapmadıysanız, muhasebecinizden bilanço ve gelir tablosunun yanında bir de nakit akım tablosu hazırlamasını talep edin. Özellikle yüksek kur dalgalanmalı şu anki ekonomik ortamda bu 3 tabloyu birlikte okumak ve analiz etmek işletmenizin geleceği açısından önem arz eder. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.