Geçtiğimiz hafta Milli Eğitim Bakanlığı, internet sitesinde öğretmen başına düşen öğrenci verisini yayınladı. Bakanlığın açıklamış olduğu verilere göre 2002 yılında ilkokullarda öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 28 iken, 2017 yılında bu sayı 17’ye gerilemiştir. Yine benzer iyileşme ortaokullarda da mevcuttur. Aşağıdaki tablodan detaylıca görebilirsiniz.
Öğretmen başına düşen öğrenci sayımızın 2017 yılındaki durumu, Avrupa ortalamasına oldukça yakın seviyede. 2002’den 2017’ye kadar yaşanan bu denli bir iyileşme, okul sayılarının ve nüfusun hızla artmasına rağmen, mezun öğretmen sayılarının da buna göre daha hızlı oranda artması sayesinde sağlanmıştır. Ayrıca bir takım sistem değişiklikleri de bu tablonun iyileşmesinde rol oynamıştır (4+4+4’ geçiş, ilkokullarda branş öğretmenlerine yer verilmesi vb.).
Bakanlığın yayınladığı bu istatistik, her ne kadar eğitim ortamının iyi durumda olduğunu bize aktarsa da eğitimi veren öğretmenlerin kalitesini de masaya yatırmak gerekiyor.
Geçtiğimiz sene Finlandiya ve Estonya devletlerinin bir önceki Milli Eğitim Bakanları’nı dinleme fırsatı elde etmiştim. Her ikisi de oldukça yaşlı ve deneyimli olan bu insanlar, ülkelerinin nasıl PISA testi sonuçlarında 10 yıldan bu yana ilk 5’e girdiğini açıklıyorlardı. Konuşmalarından çıkarılacak yüzlerce not bulunmakla birlikte, asıl olarak öğretmen kalitesi konusundaki söylediklerine değinmek istiyorum.
Her iki ülkede de, en zengin şehrin en zengin semtinden, en fakir şehrin en fakir semtine kadar bütün okullarda eğitim materyalleri, sınıfların şartları ve eğitim ortamı birbirinin aynısı. Ayrıca öğretmenlerin kalitesi de her okula eşit şekilde dağılmış halde. Her iki bakan da eğitimin iyi durumda olmasının yolunun “öğretmen” den geçtiğini düşündükleri için, vakti zamanında öğretmenlerle ilgili politikalara ağırlık vermişler. Bu konuda şu anki gelinen seviyeyi birkaç noktada özetleyebiliriz:
-
-Öğretmenler bizdeki gibi 4 yıllık eğitim fakültelerini bitiriyorlar fakat bizden farklı olarak lisans sonrası 5 yıl ilave uzmanlık eğitimi ve staj ile geçiyor (zorunlu).
-
-Eğitimini tamamlayan öğretmen yüksek seviyede bir memur maaşıyla göreve başlıyor.
-
-Göreve başlayan öğretmen, 5 yıl boyunca 360 derece teste tabi tutuluyor. Öğretmen, hem öğrencileri hem veliler hem de okul yönetimi ve diğer öğretmen arkadaşları tarafından değerlendiriliyor.
-
-Bakanlık yetkilileri bu testlerin sonuçlarıyla birlikte, görevde 5 yılını dolduran öğretmenleri mülakata alıyorlar ve onlara yaptıkları işten memnun olup olmadıklarını soruyorlar. Eğer ki memnun değilse, öğretmen devlet eliyle başka bir memuriyete sınavsız, mülakatsız atanıyor.
Ekonomilerin büyümesinde imalat ve hizmet sektöründeki üretimin rolü ne kadar önemliyse, ekonomilerin gelişmesi ve kalkınmasında da başarılı, idealist öğretmeninin verdiği eğitimin rolü en az o kadar önemlidir. Orta gelir tuzağından kurtulmak, birim ihracat fiyatını arttırmak, teknolojik ürün üretmek, kültür ve sanatta öncü bir ülke olmak gibi bir çok hedef, gelişme ve kalkınmanın sonucudur. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.