Kahramanmaraş edebiyat kültürüne yeni bir nefes getiren 'Vesselam' dergisi ile düşüncelerimi dile getiren köşe yazımı hazırlarken aklıma yıllar önce seyrettiğim ‘Ölü Ozanlar Derneği’ filmi geldi. Pazar günü bu muhteşem filmi internetten tekrar izledim.
Filmde ergenlik çağındaki 7 gencin aşırı disiplinli bir yatılı okulda geçen hikâyelerinde, okul ve aileler tarafından üstlerine yüklenen başarılı olma sorumluluğu ve ailelerinin seçtikleri geleceği yaşamakla kendi istediklerini yapabilmenin önündeki engeller ve bunlarla başa çıkma yöntemleri anlatılıyor. Her yönüyle izlenilmeye değer eğitici bir film.
Bir öğretmen gelir bir okula; gençlere hayal gücünün derinliklerini gösterir. Öğretmeyi değil öğrenmeyi öğretir. Herkesin bir parça içinde kendisini bulduğu bir film…
Bu filmde bizim eğitim sistemimizin de izleri var. Okul-ders- sınavlar derken kısır bir döngü içinde mutsuz bireyler yetiştiriyoruz. Ebeveynlerin ise çocuklarının büyünce doktor- mühendis gibi hem para hem prestij getirecek meslekler seçmek için şartlandırması bizim gerçeğimiz değil mi? Kendilerini tanımalarına fırsat vermeden bir nesil büyütmeye çalışıyoruz. Çocuklarımızın kalplerine dokunmadan geleceklerine yön vermek istiyoruz.
Ölü Ozanlar Derneği filmi kanınıza edebiyat ve şiir sevgisi aşılıyor. Öğretmen hayatın tadını çıkaramayan çocuklara adeta “nasıl yaşanır?” dersi veriyor ve onları şiir okumaya yönlendiriyor. Filmde en çok etkilendiğim sahnelerden biri de, korkak hiçbir şeye cesaret edemeyen bir çocuğa bile şiir yazdırmasıydı. Öğretmenlerinden güç ve akıl alarak yarattıkları' Ölü Ozanlar Derneği' onların hayatını bir anda renklendirir. Gizlice buluşmalar ve şiir okumalar tüm o sanatçı ruhlarını ortaya çıkarır.
Amerikalı aktör Robin Williams’ın öğretmen rolü ile devleştiği filmi gençlere ve öğretmen arkadaşlara tavsiye ediyorum.Filmin ana teması:"Kim ne derse desin, sözcükler ve düşünceler dünyayı değiştirebilir.'