Orta sınıf, orta gelir grubu, orta kesim… Aslında hepsi aynı anlama gelmektedir. Farklı kurumlarca farklı tanımları olan bu grubu kısaca şu şekilde ifade edebiliriz: Nüfusun en zengin ve en fakir yüzde 20’lik grupları dışında kalan kesimi.
***
Gelecek projeksiyonu yapan finansal kurumlar, orta kesime dahil olan insan sayısının hızla yükseldiğini belirtiyorlar. Dünya Bankası’nın ekonomik araştırmalar raporuna göre, dünyadaki orta sınıf son 15 yılda 1,7 milyardan 3 milyar kişiye yükseldi.
***
Özellikle gelişmekte olan ekonomilerde nüfusun geniş bir kısmı alt ekonomik gruplardan orta sınıfa hızlı bir seyir izlemektedir. Bu gibi ekonomilerde zengin, daha da zengin olurken; yoksul kesim daha da yoksul hale gelmektedir.
***
Orta sınıf gelir grubuna dahil olan kişi sayısının böylesi artışı, şirketlerin pazarlama ve satış politikasını bu kesim üzerine kurmasını da beraberinde getirmektedir. Bu politikalar neticesinde oluşan ekonomik atmosfer, sistemde daha fazla orta gelir grubunun yer almasını desteklemekte, sisteme üretken insanların girmesini arzulamamaktadır. Bunun altında yatan temel sebep, üreten, düşünen, yenilikçi algıya sahip insanların, ellerini ceplerine atmaktan çekinen, az tüketen insanlar oluşlarındandır.
***
Oysa ki orta kesim öyle değildir. Orta kesim tüketir. Bir telefonu, arabası, evi, giyim eşyası vs. varken onlardan bir süre sonra sıkılır. Yenisini almak ister. Böylesine bir kitleyi elde tutmak isteyen canavar ekonomi ise yalan ve sahte ihtiyaçlar üretir. Ona bu görev düşmüştür. En önemli silahı “moda”dır. Bu silahı, fırsatını bulduğu her ortamda ateşler. Diziler, filmler ve reklamlar yardımıyla ideal yaşamları, ideal şahsiyetleri hayatımıza sokar. Satın alma duygusunu kalplerde yer ettirir.
***
Otomobil sektörü, bankacılık sektörü, sağlık sektörü, mobilya sektörü, inşaat sektörü ve daha bir çok sektör, geleceğe yönelik stratejilerini hep bu kesimi göz önünde tutarak yapmaktadır. Örneğin otomobil endüstrisini ele alalım. Popüler otomotiv markaları, son yıllarda orta sınıfa hitap eden araç modellerinin sayısını arttırmaktadır. Lüks modeller ve alt gelir grubuna hitap eden modeller artış göstermemektedir ama orta sınıfa dönük modellerin sayısı hızla yükselmektedir. Volkswagen markasının Skoda markasını satın almasında yatan temel sebep budur.
***
Peki bu denli orta sınıfı hedefleyen tüketim politikasının tehlikesi nedir?
Burada iki tehlikeden bahsetmek mümkün. Ülkemizi ele alacak olursak, orta kesimde yaşanan tüketim yoğunluğu beraberinde “orta gelir tuzağı” kavramını hayatımıza taşıyor. Türkiye, son 7 yıldır kişi başına düşen milli geliri 10.000 usd seviyesinde bir ülkedir. 2017 sonunda yine farklı bir şey beklenmiyor. Bu tuzağa düşmemizin sebebi, kişilerin tüketme arzusuyla tasarruftan kaçınması ve tasarruflardan nasibini alamayan ekonomimizin, düşük yatırım düzeyi, imalat sanayiinde yavaşlama, teknoloji tabanlı ürün geliştirememe gibi problemlerle karşı karşıya kalmasıdır.
İkinci tehlike ise, günden güne alt gelir grubunun görmezden gelinmesi, kendi kaderlerine terk edilmesi, toplumsal dayanışmanın azalması ve bireyselleşmenin yukarılara tırmanmasıdır.
***
Hem orta gelir tuzağından kurtulmak hem de alt gelir gruplarını içinde bulundukları açmazdan kurtarmak temel hedef olmalıdır. Ekonominin dişlilerini oluşturan şirketlerin ve politika yapıcıların bu hedefe yönelik stratejiler geliştirmesi elzemdir. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.