Tarım politikası yada ABD'de adlandırıldığı gibi "çiftçi politikası" 2018-2022 planını yerinde incelemek ve kanunlaştırıldığı tarihteki tartışmaları takip etmek için ABD'ye geldik. O kadar yolu katetmeye ve başkasının politikalarını incelemeye ne gerek var diyebilirsiniz; ama durun bir dakika... Global arenada iki blokun, AB ve ABD, tarım politikaları bizim patates ve soğanın hem fiyatını hem de stok hareketlerini bile etkileyecek güce sahip... Nasıl mı? Anlatalım.


 

Çiftçi Politikası (Kanunu) adı altında oluşturulan 2018-2022 ABD tarım uygulama kanunu kabul edilerek geçtiğimiz Perşembe günü yürürlüğe girdi. Her bir 4 yıl için yapılan bu uygulamalar kapsamında 


 

tarımsal üretim planlaması

girdi maliyetlerinin belirli aralıkta tutulması garantisi

minimum çiftçi kazancının garanti edilmesi

yoksulluğu ortadan kaldıracak yiyecek üretiminin garanti edilmesi ve fakirlere dağıtımı

tarımda sigorta ve devlete düşen harcama

teşvik


 

gibi çiftçinin lehine olan her şey var. Var ama her şey de göründüğü kadar kolay değil. Her bir programda olduğu gibi bunun da hükümete bir maliyeti mevcut.


 

Maliyet ve toplumsal faydanın detaylı incelemesi bu programın kabul edildiği tarihten 2 yıl öncesinde başlar her zaman.. Her bölgenin temsilcileri (milletvekilleri) ile senatodaki senatörleri tüm ülkeye yayılıp verimli ve etkin toplantılar yaparlar. Bu toplantılar aylık ve 3 aylık zaman dilimlerinde tekrarlanır ve nerdeyse tüm çiftçiler ve hayvancılıkla uğraşanlar ile görüşülür, sonrasında da 2 yıl boyunca elde edilen bilgiler sentezlenerek son halini alır ve kanunlaşır..


 

Yorucu bir süreç iki amaca hizmet eder: ürün sürekliliği ve çiftçi gelirlerinin artması..


 

Bu iki amaca, verilen destekle dünya fiyatını düşürerek ihracatı artırma yolu ve doğrudan girdi desteği ile ulaşılır. Nasıl olur bu desteğin formatı, gelin bir örnekle açıklayalım: Büyük ülkelerin dünya fiyatını ithalat vergisi ve ihracat teşviki ile değiştirebildikleri gerçeği ile başlayalım... örneğin bir ABD'li buğday üreticisi 100 ton buğday üretsin... bunun iç piyasa ton fiyatı 320$ ise, ihracat teşviki kapsamında devlet çiftçiye 60$ teşvik vererek dünya buğday fiyatını 260$'a indirip, hem ihracatını artırarak ülke gelirini hem de çiftçinin gelirini artıran politika izler.


 

Bu politika çoğu ihraç ürününde etkin olarak uygulanır ama tek koşulla... verilen teşvikin global piyasa fiyatlarını indirmesi.... Genel anlamda iki blok bunu başarır: ABD ve AB. Burada akla gelen soru ise neden fiyatların düşürüldüğüdür. Diğer bir deyişle fiyatların azalması ihracat gelirlerini azaltarak daha da olumsuz bir tablo çizmez mi? Yanıt açık: çizmez! Bunun en açık yanıtını ve sonuçlarını kendi üretim planımızda! görüyoruz zaten... Türkiye buğday üretimi her geçen gün azalıyor ve nedenini hiç bir zaman örneğin ABD veya AB'nin kendi çiftçisine verdiği ihracat teşvikinden aramıyor hatta "dünya fiyatı 260$ iken neden içeride pahalı buğday satın alalım, ithal ederiz daha iyi" gibi akla ziyan yorumlarla karşı karşıya kalıyoruz.


 


 

Tüm detayları gazetemizde yayınlayacağımızı belirterek, bir istatistik ile şimdilik nokta koyalım yazımıza... ABD tarım politikasından dolayı yapılan her 1 milyar $'lık ihracat yaklaşık 8-10 bin ek istihdam yaratıyor.. ithalat ne yapar bir düşünün! 


 

Hala patates/soğan fiyatı mı konuşuyoruz ne?