Topraklarımızın değerini biliyor muyuz? Toprak doğanın ve yaşamın vazgeçilmez varlıklarındandır. Toprak gıdanın başladığı yerdir. Gıdamızın yüzde 95`i doğrudan ya da dolaylı yollarla topraktan gelmektedir. Birleşmiş Milletler, geçtiğimiz yıl 5 Aralık’ı Dünya Toprak Günü olarak belirlemişti. Toprağın canlı yaşamındaki hayati önemi bir kez daha dile getirildi. Toprak, insan yaşamında oldukça önemlidir. Bunun sebebi ise, besinlerimizi elde etmek için toprağa ihtiyacımız olmasıdır. Oksijenimizi üreten ağaçlar da toprağa bağlı yaşarlar. Kısacası yalnızca insanlar değil, tüm doğa toprağa bağlıdır.  Toprak ve su medeniyetlerin var olmasında, ilerlemesinde daima önemli rol oynamıştır. Ancak toprak sınırlı bir varlıktır. Kaybedildiğinde veya bozulduğunda insanların yaşam süresi içinde tekrar kazanılamaz. 1 cm2 toprağın oluşması için yüzlerce yıl gerekir. Topraklar yenilenebilir varlıklar değildir. Bu nedenle toprakların korunması gıda güvenliği ve sürdürülebilir gelecek için büyük önem taşımaktadır. Tarih boyunca insanlığın, toplumların ve ulusların yaşamında en önemli mülkiyet araçlarından biri olan toprak uğruna birçok savaşlar yapılmıştır. Ama uğruna şehitler verdiğimiz verimli topraklarımızı kendi ellerimizle yok ediyoruz. Türkiye dünyada toprak rezervi azalan 20 ülkeden biri… Son 13 yılda 4,5 İstanbul büyüklüğünde (2,4 milyon hektar) tarım arazisini kaybettik. 
Uzun yıllar boyunca milyonlarca dekar birinci ve ikinci sınıf tarım arazisi, konut, sanayi ve turizm yapılaşmaları nedeniyle elden çıkmakta ve araziler özelliklerine uygun kullanılmamaktadır. Özellikle verimli arazilerin sanayi tesislerine ve konutlara açılması ile geleceğimizi karartıyoruz. Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada toprak varlığı gelecek için alarm vermektedir. Korumaya yönelik yeni yaklaşımlar tercih edilmediği takdirde, 2050`de küresel düzeyde kişi başına düşen ekilebilir ve verimli arazi 1960`taki düzeyin dörtte birine inecektir. Dünyada ve Türkiye`de sürekli artan nüfusun doyurulabilmesi için toprakların ve verimli tarım arazilerinin korunarak, amacına uygun kullanılması zorunludur.  Bir Kızılderili sözü vardır... ‘Bu topraklar dedelerimizden miras kalmadı, onları çocuklarımızdan ödünç aldık’. Bu anlayışla 'Toprak Ana'nın çığlığını duymalı- korumalı ve gelecek kuşaklara temiz bir doğal yaşam bırakmalıyız.