8 Şubat’ta Türkiye ile Somali arasında imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması Somali kabinesinin onayıyla yürürlüğe girdi. Esas olarak “10 yıllık Deniz Güvenliği Anlaşması şeklinde Türkiye’ye Somali karasularında tam yetki” veriyor. Türkiye, ülkenin kara sularında deniz güvenliği operasyonlarını denetleyecek, Somali Donanmasının yeniden inşasını destekleyecek ve Somali sularında ortak bir deniz gücü vücuda getirilerek, hem güvenlik sorunlarıyla hem de yasadışı balıkçılıkla mücadele edecek.
Müslüman Somali Doğu Afrika’nın “altın boynuz”u. Sömürge yönetiminden kurtulduktan sonra da açlık, iç çatışmalar, bölgesel gerginlikler, terör örgütleri ve ABD’nin müdahaleleri ile makus bir kader yaşıyordu. İlişkiler Türkiye’nin Afrika’ya açılım ve “kazan-kazan” politikası kapsamında Somali’ye 2011’den itibaren el atmasıyla hızla gelişerek ülkenin istikrar, refah ve kalkınması yolunda önemli gelişmelere sahne oldu.
TİKA, Kızılay ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla sağlanan insani yardımlar eğitim, sağlık, ulaştırma ve güvenlik gibi çeşitli alanlarda Somali’nin yeniden inşa sürecine büyük katkı sağladı. Somali askeri ve emniyet güçlerinin yeniden yapılandırılmasında eğitimler verildi. Karşılıklı ziyaretler kapsamında yapılan resmi ziyaretler Somali-Türkiye ilişkilerine büyük ivme kazandırırken, 2016’da başkent Mogadişu’da Büyükelçilik Külliyesinin resmi açılışı Türkiye’nin Somali’deki etkisinin büyüklüğünü dünyaya ilan ediyordu.
2017’de başkent Mogadişu’da açılan ve Somali silahlı kuvvetlerinin eğitildiği TURKSOM Askerî Eğitim Üssü, Türkiye'nin en büyük denizaşırı askeri tesisi durumundadır.
Mogadişu Uluslararası Havalimanı ve deniz limanı Türk firmaları tarafından işletiliyor. Somali’deki Türk şirketlerinin yatırımlarının toplam değeri 100 milyon ABD Doları civarındadır.
1992’den beri Türkiye’de burslu olarak çok sayıda Somalili öğrenci yükseköğrenim görüyor. Somali Savunma Bakanı olarak görev yapmakta olan Abdulkadir Mohamed Nur bunlardan biri. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler mezunu olan ve öncesinde ülkesinde istihbarattan, diplomatlığa kadar çeşitli görevlerde bulunan Nur, uluslararası toplantılarda kullanacak derecede çok iyi Türkçe konuşmaktadır. Bu son anlaşmanın imzalanmasında da büyük katkısı var.
Hint Okyanusu, Ummam Denizi ve Aden Körfezine kıyı olan Somali’nin bu çok stratejik konumu ülkenin önemini zirvede tutuyor. İsrail-Gazze Savaşından beri tansiyonun hızla yükseldiği ve sıcak çatışma riskinin büyüdüğü Yemen-Aden Körfezi hattında bulunan Somali için kendi karasularını savunma noktasında dost ve kardeş Türkiye’nin desteği can simidi konumunda. Bu sebeple anlaşma Somali denizlerinin hukuken bir Türk deniz sahası olması neticesini veriyor.
1993’te Müslüman Eritre’nin ayrılmasıyla Kızıldeniz’de sahili kalmayarak bir kara devleti durumuna düşen Etiyopya denize çıkış güzergâhı olarak Somali’nin Umman Denizi kıyılarını görüyor. Bölgede Etiyopya etkisinde olan ve ne BM tarafından ne de hiçbir ülke tarafından tanınmayan “Somaliland”la kısa süre önce imzalanan bir kiralama anlaşması ile Etiyopya’ya 50 yıllığına 20 km’lik bir kıyı şeridi kullanma hakkı tanındı. Anlaşma Somali’nin egemenlik haklarına vurulan bir darbe olmakla birlikte Kızıldeniz’de tansiyonu yükseltecek ayrı bir mesele olarak zuhur etti.
Ayrıca ülkenin güneyinde uzun zamandır geniş bir bölgeyi kontrol eden el-Kaide bağlantılı “eş-Şebab” örgütü Somali’nin siyasi istikrarına darbe vuran bir başka husus. Türkiye-Somali ilişkilerinin gelişmesine karşı çıkan ve imzalanan anlaşmaya sert tepki veren örgüt, anlaşmayı “Türkiye’nin bölgedeki hegemonik hırslarının yeni bir yansıması olarak yasa dışı ilan ettiğini açıkladı.
Tüm bu gelişmeler Somali’nin Türkiye’nin desteğine olan ihtiyacını had safhaya çıkarıyor. Aksi halde bir taraftan Somaliland, diğer taraftan eş-Şebab Somali’yi parçalanmanın eşiğine getirecekler. Bu da bölgede istikrarın tamamen çökmesine ve Aden Körfezi girişine başta ABD olmak üzere Batılı güçlerin “barış gücü” altında yerleşmesine ve Kızıldeniz’in girişi olan Babü’l-Mendeb Boğazına hâkim olmalarını sağlayacak bir süreci başlatabilir.
Türkiye’nin Somali ile yaptığı bu anlaşma ülkenin dış müdahaleye kapalı hâle gelmesini sağladığı gibi ülke içindeki egemenliğini güçlendirmesini sağlayacaktır. Türkiye bu anlaşma çerçevesinde deniz kuvvetleriyle birlikte çok katmanlı bir savunma ve müdahale gücünü de bölgede aktif hale getirecektir. Bunlar savaş gemilerine ek olarak İHA, SİHA, SİDA, hava savunma ve radar sistemleri, füze bataryaları gibi yerli imkanlarla geliştirilmiş entegre silah sistemleridir. Bu sayede bir müddet sonra Somali silahları kuvvetleri kendi savunmasını sağlayacak bir pozisyona gelebilecektir.
İşin Türkiye açısından mühim bir noktası ise yıllar önce Basra Körfezinde Katar’a, Hint Okyanusu kıyısında Mogadişu’ya ve Kızıldeniz’de Sudan’ın Sevakin Adası’na kurduğu ve “Türk Üçgeni” diye adlandırılan askeri üslerin her açıdan desteklenecek ve beslenecek yeni bir imkâna kavuşmuş olmasıdır. Güney denizlerinde çok daha etkili bir Türk askeri gücü bölge Müslüman ülkelerinin güvenliği açısından bir güvence artışı olacaktır. Şurası unutulmamalıdır ki, 21. Asır “Türk Devri” olacaksa bunun Afrika ayağı Afrikalılarla birlikte çok sağlam bir şekilde yere basmalıdır!
İbrahim KANADIKIRIK (25/02/2024)