(Dünden Devamı)
9- Şehrin İngilizler tarafından işgalini Ermeniler nasıl karşıladı? Ermeniler ne umdular, ne buldular?
Cevap: Ermeniler, İngilizlerin şehre gelişini büyük bir coşkuyla karşıladılar. Hayallerini gerçekleştirme fırsatı elde ettiklerini düşündüler. İngilizleri, Türklere karşı kışkırtmaya çalıştılar. Her fırsatta Müslümanlara ve değerlerine saldırmaya başladılar. Birçok Türk aleyhine asılsız iftiralarla dolu şikâyet dilekçelerini İngiliz komutanlığına ulaştırarak, suçlamalarda bulundular. Gözlerine kestirdikleri Türklerin mal ve hayvanlarını kendilerinden olan sahte şahitlerle ellerinden almaya, şehir dışında tenha yerlerde yalnız yakaladıkları Müslümanlara saldırılara ve cinayetlere başladılar. Çarşı pazarda Türkleri tahrik edici hakaret ve aşağılama davranışlarına giriştiler.
Yıllar evvel Türklerle evlenerek kendi istekleriyle Müslüman olmuş Ermeni asıllı kadınları zorla kocalarının evlerinden alarak; Hristiyanlığa dönmeye zorlamaya ve direnenleri baskı, tehdit, dayak, aç bırakma, işkence ve öldürme eylemlerine maruz bırakmaya başladılar.
Ancak kısa süre sonra, Maraş’taki hakiki durumun Ermeni iddialarının tersi istikametinde olduğunun anlaşılmasıyla, İngilizlerden bekledikleri desteği bulamamanın sükût-ı hayâlini yaşayarak, İngilizlerden ümitlerini kestiler.
10- Mutasarrıf İsmail Kemâl Bey olayı nedir? Neler yaşanmıştır?
Cevap: Aslen İskilipli olan İsmail Kemâl Bey, 1.Dünya Savaşı sırasında şehrin mutasarrıfı (vali) idi. Onun Maraş’ta bıraktığı en mühim eser kendi adıyla anılan çeşmedir. Bugün de halka hizmet sunmakta olan bu çeşme, Çarşıbaşı Karakolu yanındaki Mutasarrıf İsmail Kemâl Bey Çeşmesi’dir. Bu çeşme aynı zamanda Osmanlı Döneminin Maraş’taki son mimari yapısıdır.
Ermeniler, İngilizlerin gelmesinden sonra intikam alma kastı içerisinde eski mutasarrıf İsmail Kemâl Bey aleyhinde de dilekçeler verirler. Sayısı 49’u bulan bu dilekçelerdeki iddialarına göre; İsmail Kemâl Bey, bu çeşmeyi Fırnız bölgesinde yıktırdığı kilisenin taşları ile yaptırmış ve Ermeniler aleyhine suçlar işlemişti. Ermeni iddialarını dikkate alan İngilizler, o dönemde Sivas mutasarrıfı olan İsmail Kemâl Bey’i Maraş’a getirtmeyi başararak bu uydurma iddialarla önce Maraş’ta yargılarlar. Ardından da zavallıyı Çavuş Eminizâde Gözlüklü Ali Efendi ile birlikte yargılamak üzere Halep’e sevk ederek, orada hapse atarlar. Her ikisi de çeşitli sıkıntı ve işkencelere tabi tutulduktan sonra, suçsuz bulunarak salıverilirler.
11- İngilizlerin Tavır Değişikliğine Giderek, Ermeni Kışkırtmalarına Kapılmamaları hangi gelişmelerin neticesidir?
Cevap: İngilizlerin gelmesinden sonra Ermenilerin taşkınlıkları ile şehirde gerginlik oluşur. Bunun üzerine İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanı Max Andrio’nun daveti sonucu sivil ve resmi görevlilerden oluşan şehir ileri gelenleri ile bir toplantı gerçekleşir. Ermeni şikâyetlerinin doğruluğuna kanaat getirmiş bir halde toplantıyı açan komutan, şehirde asayiş ve huzuru sağlamaya çalıştığını ve Ermenilere yönelik saldırı ve tecavüzlerden sakınılmasını ister. Bunun üzerine söz alan Şeyh Ali Sezaî Efendi, uzun bir konuşma yaparak durumun kendisine aksettirildiği şekilde olmadığını, Ermenilerin yüzyıllardır Türk idaresi altında huzur içerisinde yaşayarak zenginleştiklerini, tam tersine saldırı ve tecavüzlerin Ermeniler tarafından yapıldığını ikna edici bir dille ifade eder. İngiliz komutanın ikna olmasının ardından toplantı dağılır.
Bu hadiseden sonra İngilizler Ermenilere eskisi kadar yüz vermez olur ve taşkınlıklarının da önüne geçilerek, İngiliz işgal döneminin nispeten sakin geçmesi sağlanmış olur.
Tabi ki bu görünen sebeptir. Yoksa Ermeni iddialarının asılsızlığını kendileri de pekâlâ biliyorlardı. Max Andrio, bir ölçüde bu toplantı ile halkın nabzını tutmuş ve ahalinin kolayca boyun eğdirilebilir bir yapısının olmadığını görmüştür. Ayrıca İngilizlerin işgale gelirken yanlarında getirdikleri kuvvetin niteliği niyetlerini de az çok ortaya koymaktadır. 600 mevcutlu kuvvetlerinin yaklaşık yarısının Hintli Müslüman sömürge askerlerinden oluşması, ahaliyle ciddi bir sorun yaşamak istemediklerine de bir işarettir. Zaten asıl hedefleri olan Irak bölgesini elde tutabilmek için burayı Fransızlarla bir pazarlık unsuru olarak işgal ettikleri anlaşılmaktadır. Nitekim öyle de olmuş ve Fransızlarla yaptıkları 15 Eylül 1919 tarihli Suriye İtilafnâmesiyle; Fransızların Irak’tan tamamen vaz geçmelerini sağlayarak Suriye ve kuzeyindeki Maraş’a kadar olan bölgeyi Fransızlara devretmişlerdir.
Ayrıca, İngiliz istihbaratının yaptığı çalışmalarla bölgenin dirençli bir yapıya sahip olduğunu anladıkları da aşikârdır. Nitekim Fransız işgali döneminde İngiliz istihbarat subayı Binbaşı Noel’in bölgedeki aşiretler üzerinde ayartıcı çalışmalar yaptığı bilinen bir gerçektir.
12- Yüzbaşı Hasan Rıfaî kimdir? Maraş’ta nasıl bir fonksiyon icrâ etmiştir?
Cevap: Yüzbaşı Hasan Rıfaî, aslen Mısırlı Müslüman bir İngiliz subayıdır. Maraş’ta İngiliz İşgal Kuvvetleri Komutanlığının siyasi temas memuru olarak vazife yapmıştır. İyi niyetli bir insan olan Hasan Rıfaî, başta Şeyh Ali Sezaî Efendi olmak üzere Maraşlılarla kurduğu dostluğunu ilerletir, Türkçe dil ve gramer bilgisini ilerletmek için düzenli olarak Ali Sezaî Efendi’nin tekkesine gelir gider. Hasan Rıfaî, hem Max Andrio’nun birçok meselede ikna edilmesinde önemli rol oynar, hem de Ermenilerin Türkler aleyhindeki asılsız şikâyet ve ihbarlarının önüne geçerek, onları yapacakları şikâyetler için Türk makamlarına yönlendirerek, başvurularını geri çevirir.
İngilizlerden umduklarını bulamayan Ermeniler tüm bu gelişmelerden sonra Maraş’a Fransız işgal kuvvetlerinin gönderilmesi konusunda Beyrut’taki işgal kuvvetleri komutanlığı nezdinde başvuruda bulunmaya başlarlar.
13- Maraş’ın Fransızlara devredilmesi hangi gelişmenin sonucudur?
Cevap: İngilizlerle Fransızlar arasında 15 Eylül 1919’da Suriye İtilafnâmesi imzalanır. Buna göre İngilizler Güney Anadolu’daki işgal bölgelerini Fransızlara devrederek, buralardaki askerlerini Irak tarafına kaydıracaktır. Bu şekilde Maraş’ı Fransızların devralacağı kesinleşmiş olur.
14- Fransızların Maraş’a geleceği haberi Türkler tarafından nasıl karşılanmıştır? Bu konuda neler yapılmıştır?
Cevap: İngilizlerin gideceği ve Fransızların geleceği haberi şehirde heyecana sebebiyet verir. Adana-Osmaniye bölgesindeki mevcut Fransız işgalinin doğurduğu facia haberleri zaten Maraş’ta bilinen bir durumdu. Fransızların ve onların kuvvetleri içinde bulunan Ermeni Lejon birliklerinin bölgedeki Müslüman ahaliye uyguladıkları şiddet ve vahşet Fransızlara karşı Maraş’ta nefret ve tiksinti ile karşılanıyordu. Şimdi aynı şeylerin burada da yaşanma ihtimâlinin belirmesi, şehirde hareketliliğe sebebiyet verir.
Doktor Mustafa ve Ali Sezaî Efendi’nin gayretleriyle bir protesto metni hazırlanır. Dr. Mustafa tarafından yazılan telgraf metni; 16 Ekim 1919’da Ulu Cami’de toplanan eşraf, esnaf şeyhleri ve ahaliye okunarak katılımcılar tarafından imzalanıp, mühürlenir. Esas olarak Maraş’ta bir yabancı işgali devam edecekse bunun İngiliz işgali olarak kalması istenir. Ayrıca bölgede yaşananlardan dolayı bir Fransız işgalinin ve getireceği neticelerin kabul edilmeyeceğinin de belirtildiği metin; telgraf olarak hem işgal kuvvetleri komutanlığı nezdine, hem de İstanbul’a gönderilir. Ancak Maraşlının bu protesto telgrafı hiçbir şekilde değerlendirmeye alınmayarak, Fransız işgaline giden süreç işlemeye devam eder.
15- Arslan Bey kimdir? Maraş İstiklâl Mücadelesindeki yer ve önemi nedir?
Cevap: Aslen Kafkasyalı olan Arslan Bey, Asetin (Oset) Toğuzata Kabilesi mensubudur. Rusların Kafkasya’yı istilası sonucu Anadolu’ya hicret ederek gelen babası, Göksun’un Fındık Köyüne yerleşmiş ve Arslan Bey 1883’te burada doğmuştur. İlk tahsilini Göksun ve Elbistan’da tamamladıktan sonra 1910 yılında Halep’te polis olarak vazifeye başlayan Arslan Bey, zamanla görevinde yükselerek 1917’de Trablusşam’da “Serkomiser” olur. Burada görevine devam etmekteyken Maraş’ın işgale uğramasından sonra Şeyh Ali Sezaî Efendi’nin daveti ve kendi isteği ile bu vazifeden ayrılarak, milli mücadele niyetiyle 5 Eylül 1919’da Maraş’a gelir. Bayrak Hadisesinden sonra oluşturulan Müdafa-i Hukuk Cemiyeti’nin reisliğine seçilir, şehrin Millî Mücadelesini başından sonuna kadar başarı ile yürüterek, İstiklâlin kazanılmasının baş mimarı olur.
16- Arslan Bey Maraş’a ilk geldiğinde kimlerle temas etti? Nasıl sonuçlandı?
Cevap: Arslan Bey’in hatırat notlarından ulaşılan bilgilere göre daha önceden Maraş’ta tanışık olduğu bir kısım zevat vardı. Bunlar okul arkadaşı Muallim Hayrullah Bey ve önceden tanışıklığı olan Evliya Efendi idiler. Ayrıca geldiğinde tanıştığı Yüzbaşı Çerkez Mahmud Bey ve Doktor Mustafa Beylerle ilk görüşmelerini gerçekleştirir. Milli Mücadele fikrini onlara açtığında olumlu tepkiler alarak, çalışmalara başlama kararı alırlar. Bu arada şehir içerisinde serbestçe hareket ederek, çalışma yapabilme gayesiyle hükümette bir vazife almak için dilekçe verir. Ancak Mutasarrıf Ata Bey, onun bu isteğini İttihatçı olduğu gerekçesiyle reddeder, aralarında ufak bir tartışma yaşanır. Evliya Efendi ve Muallim Hayrullah Bey, daha sonra Ata Bey’e bu konuda aracılık yapmak istemişlerse de, Arslan Bey için; “Komitacı mıdır, nedir” diyerek onları da reddetmiştir.
Bu olumsuz gelişme teşkilatlanma fikrine engel olmamıştır. Arslan Bey sonraki günlerde Evliya Efendi ve Muallim Hayrullah Efendinin girişimleriyle şehrin önde gelen resmi ve sivil eşrafıyla görüşmeler yaparak, milli mücadele ve teşkilatlanma konusunda ciddi bir ekip oluşturmaya başlar.