Geçtiğimiz hafta normalde herşey yolunda gitse çok sevinmemiz gereken bir büyüme rakamı açıklandı. G-20 ülkeleri içinde %7,4 ile en yüksek büyüme bizim ülkemizde gerçekleşti fakat büyüme verisinin duyurulduğu gün USD/TL kuru psikolojik seviye olan 4,00’ı çoktan geçmişti.
Böylesi bir büyümenin bizi tatmin etmemesinin tek nedeni yüksek kur seviyeleri değil. Yüksek kur seviyelerine ilaveten yüksek enflasyon, yüksek cari açık ve yüksek dış borç ile mücadele ediyoruz. Ekonominin temelleri açısından kritik öneme sahip bu makro göstergelerin yüksek seviyede olması büyümenin oluşturduğu pozitif havayı dağıtıyor.
Diğer bir konu ise, büyümenin gerçeklerine indiğimizde aslında ortada hane halkına yansıya bir büyümenin olmadığı sonucuyla karşılaşıyoruz. Bunun en büyük nedeni, USD cinsinden baktığımız kişi başına düşen milli gelir rakamının geçen seneye kıyasla düşmesi hatta 2010-2014 arasındaki duruma göre çok daha gerilerde olmasıdır. Aşağıdaki grafik milli gelirin yıllar içinde izlediği seyri bize gösteriyor. Gördüğünüz üzere dövizin yükselişe geçtiği 2013 ve sonrası dönemlerde kişi başı milli gelirimiz hızla düşüşe geçmiş.
Ekonomik büyümenin bizim için tatmin edici olabilmesi için, büyümenin cebe yansıması lazım. Bu da ancak halkın alım gücünün iyileşmesiyle mümkündür. Ülkemize giren döviz miktarının artması, TL’deki değer kaybını düşürecek ve bu da ortaya çıkan ekonomik büyümenin hane halkınca hissedilmesini sağlayacaktır. Ülkemize giren dövizin artması için yazılacak reçete bellidir: 1- İthalatı arttırmadan ihracatı arttırmak, 2- Turizmi arttırmak, 3- Uzun vadeli yabancı sermaye yatırımlarına ev sahipliği yapmak.
Ülkemizde yaşanan yoğun iç talep beraberinde tüketimi getiriyor. İç talebin canlı olması büyümenin dinamiklerinden biridir ama tüketim borçla finanse edildiğinde ve tüketim için gerekli malların üretiminde ithalata yönelmemiz yine büyüme rakamının bizi tatmin etmemesinin bir nedenidir. Bu durumu bir örnekle açıklayalım. Bugün çıkan bir haber göre Pegasus tam 175 tane yeni uçak siparişi vermiş. Halkın seyahat etmeye yönelik yüksek talebi ve tüketim arzusu Pegasus’u uçak almaya itmiş ve Pegasus bu talebi karşılamak için tam 4,5 milyar USD değerinde ithalat yapacak. Yerli uçak imalatımız olsa ya da yabancı firmalar uçak üretimini ülkemiz sınırları içinde gerçekleştirse böylesi bir döviz çıkışına gerek kalmayacak.
Bugün ülkemiz, Japonya, İngiltere, Fransa ve daha birçok ülkenin sağlamak istediği şeye yani yüksek iç talebe sahip. Bununla birlikte aramızdaki fark onlarda üretim ve teknoloji güçlü-talep zayıf, bizde üretim ve teknoloji düşük-talep yüksek.
Ülkemizin sahip olduğu genç nüfus, yüksek talep, geniş tarım arazileri, sanayicisini destekleyen devlet yönetimi, jeopolitik konum gibi öz değerleri yeniden gözden geçirip ithalatı kısmamız ve yerli üretimi arttırmamız lazım. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.