Şirketlerin gelir tablolarında yüzlerce gider çeşidi olmasına rağmen, en çok göze takılan gider türü finansman giderleridir. Finansman giderleri denince ilk olarak aklımıza borçlanma maliyeti (faiz) gelse de mektup-akreditif masrafları gibi gayri nakdi kredilere ait komisyonlar, kredilere bağlı ödenen BSMV gibi giderler ve diğer işlem komisyonları da hatrı sayılır bir yer kaplar.

***

Normal ticaret ortamında şirket gelir tablolarında diğer giderlere nazaran yüzdesel ağırlığı düşük olan finansman giderleri, şimdilerde birçok şirket için en yüksek ağırlığa sahip gider türü olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumun meydana gelmesinde yükselen politika faizi ve düşük para arzı (likidite sıkışıklığı) temel etkenlerdir.

***

Ülkemizde 2020 yılı içerisinde -hiçbir dünya ülkesinde görülmediği bir şekilde- oldukça istikrarsız merkez bankası politikası izlendi. Aynı yıl içerisinde politika faizi olarak %8’i de gördük, %17’yi de. Yine aynı yıl içerisinde aktif rasyosunun da etkisiyle tcmb faizinden bile düşük %6-7 bandında ticari kredi faiz oranlarını da gördük, %21-25 arası faiz oranlarını da. Yaşanan gelgitler esnafı, sanayiciyi, otomotiv bayisini, emlakçıyı, inşaatçıyı ve diğer tüm ticari tarafları büyük bir kaosa doğru sürüklüyor.

***

Paranın maliyeti ucuzken, yatırım ya da diğer finansal gerekçelerle bankalardan alınan kısa vadeli kredi borçları 2021 yılının birinci ve ikinci çeyreklerinde geri ödenecek. Pandemi biter, işler açılır, krediler ödenir umuduyla borçlanmaya yönelen ticari kurumlar, beklenen umut senaryoları tam olarak gerçekleşmeyip bir de üzerine yeni bir kapanma dalgasıyla karşı karşıya kalınca oldukça olumsuz bir durumla karşı karşıya kaldılar. Alınan krediler belki talep yarattı ve üçüncü çeyrekte oldukça yüksek bir ekonomik büyüme sağladı ama bu canlılık oldukça kısa sürdü.

***

İşletmeler 2021 yılında vadeleri gelen borçlarını ya özkaynaklarıyla ödeyecekler ya da yeni bir kredi bulup erteleme-yapılandırma yapacaklar. Her iki senaryo da oldukça sancılı geçecek. Artan satış vadeleri, yüksek rekabet kaynaklı düşen karlılıklar zaten özkaynakları fazlasıyla eritti. Eldeki kalan para ile kredi ödemesi yapmak, işletmelerin varlık satışı yapmasına sebebiyet verebilecek noktaya kadar gidebilir.

***

Kredi yenileme seçeneği ise hiç bu kadar pahalı ve zor olmamıştı. Hem paranın maliyeti yüksek hem de bankalar çok isteksiz. Kişiler ve kurumlar paralarını TL cinsinden bankada tutmak yerine dövizde tutuyor ve bankalar için mevduat kıtlığı durumu ortaya çıkıyor. TL cinsinden krediler bu sebeple oldukça pahalanmış bir halde.

***

Bir de kredi borcu TL değil de döviz cinsinden olan firmalar var ki, onların durumu çok daha kritik. Ülke risklerinden dolayı Avrupa’da eksi faizle verilen krediler bizim ülkemizde %5-6 ile sağlanabiliyor. Firmalar döviz kredi yenilemesi yapamadıkları gibi bir de kur riskiyle karşı karşıya kalmak durumunda kalıyor.

***

Yeni umutlarla girdiğimiz 2021 yılında karamsar bir ortamla karşılaşmamak adına istikrarlı faiz politikaları sürdürme, enflasyonu dizginlemek için pozitif algı oluşturma ve ülke riskini düşürme görevleri kesinlikle aksatılmadan yerine getirilmelidir. Ülkemiz ekonomisinin direği olan, mikro ölçekliden büyük ölçekliye tüm ticari kesim hayatta tutulmalıdır. Herkese hayırlı kazançlar ve mutlu, sağlıklı bir yıl dilerim.