Kahramanmaraşlı müzik adamı, araştırmacı ve Bağlama Üstadı Mehmet Bağlar, 1907 tarihli dünyada ve Türkiye’de kimsede olmayan özel arşivinden kesitleri gazetemizle paylaştı.
Mehmet Bağlar, Kahramanmaraş’ın tarihini, kültürünü, değerlerini, insanlarını ve bugüne kadar gelmiş geçmiş sanatçılarını anlatan arşivini sadece Manşet Gazetesi ile paylaştı. Bağlar, Arşivinde 7’den 70’e Maraş ile ilgili bilgiler olduğunu söyleyerek, bu özel arşivini sadece bizimle paylaştı. Kahramanmaraş’ın tarihi dokusunu ve kültürünü ele aldığımız bu özel arşivde, şehrin geçmişten bu güne gelen ozanlarını, bestekârlarını ve sanatçılarını ele alıp bu özel kişilikleri tek tek sayfa sütunlarımıza taşımaya devam ediyoruz. Her hafta Pazartesi günü gazetemizde siz değerli okuyucularımız için yazılar yazan ve arşivinde ki tarih kokan notları bizimle paylaşan Bağlar, bu hafta ise 1907 tarihli dünyada ve Türkiye’de kimsede olmayan özel arşivini kaleme aldı.
Volkan Müzik Galerisi Yöneticisi, araştırmacı ve bağlama üstadı Mehmet Bağlar ’ın kaleminden 1907 tarihli dünyada ve Türkiye’de kimsede olmayan özel arşivinin devamı;
Günlerden hafta sonu olduğu için bir gün sonra iş kaygısı yok, herkes rahat sohbet ediyor ve muhabbet iyice koyulaşıyor. Ama bende hala bir tedirginlik var. Evin bazı yerlerinde haç resimleri Meryem Ana tabloları ve daha niceleri ilgin ilginç resimler… Bende Kahramanmaraş’ı Maraşlıları anlatmaya kendimden ve müzikle olan diyaloğumu anlatmaya başladım. Agop ve Hacikyan tatlı küçük minik yüz ifadesi tebessümle beni dinliyorlar zaman zaman sözümü kesip bana hem işimle ilgili hem de Maraş Belediye Bandosu ile ilgili soru soruyorlardı. Bende Kahramanmaraş’ı Maraş insanlarını kültürünü yaşam tarzlarını iklimini bütün güzelliklerini övgü ve gururla göğsümü gere gere uzun uzun anlattım. Gecemiz ve muhabbetimiz çok güzel geçti. Gece geç saatlere kadar oturup sohbet ettik. Günün yorgunluğunu da tam üzerimden atamadığım için artık kalkalım dedim. Tamam, Mehmet Bey dediler. Küçük bir toparlanmanın ardından yatma vakti geldi dedim. Sabah geçte olsa kalkıp kısa bir kahvaltı sohbetinden sonra Agop Bey bana dönüp, “Mehmet Bey sana dedemden ve babamdan kalma özel bir arşiv göstereceğim” dedi. Bende çok sevinirim, neden olmasın dedim. Yan tarafta bulunan büyük bir salona geçtik. Salonun büyükçe de kapısı var. Eski ama güzel tarihi yapı, tam karşıda yine büyük vitrinli alt bölümleri kapaklı uzun yüksek bir dolap duruyordu. Ben koltuğa oturup Agop’u izliyorum. Dolabın kapaklarını açtı, ne göreyim gözlerime inanamadım. Çok şaşırdım, inanılmaz. 1800 yıllarından kalma değerli defterler dış yüzeyleri deriden kaplanmış Divit kalemle yazılmış Tangolar vals şarkılar dede efendilerin Osmanlı Padişahları için yazmış oldukları yüzlerce, binlerce şarkılar. İnanamadım. Tabii hepsini inceleyip bakma zamanım yoktu. Hepsi de birbirinden değerli boyları 70-80 santim olan Divit kalemle yapılmış notalı şarkılar… Bando eserleri, Osmanlı Padişahı Abdülmecit ve Abdulhamithan için yazılı bando marşları hepsi de birbirinden kıymetli eserlerdi. Ama içinden bir tanesi çok dikkatimi çekti. Yine dış tarafları deriden kaplanmış derinin üzerinde (LİR) resmi vardı. İç sayfaları yine divit kalemle yazılmıştı. Yazılmış notaları inceleyip okumaya çalıştım. Her şarkının her şarkının başında Osmanlıca eski yazılar yazıyordu. Agop’a dönüp senden bir ricam var dedim. Oda buyurun söyleyen Mehmet Bey dedi. Şu elindeki defteri verir misin? Dedim. Elini çenesine götürüp kısa bir düşünceli tavırdan sonra peki sana hediyem olsun ama başka isteme bunlar benim için çok kıymetli dedemin yazdıkları arşiv hatıra ve anısı var dedi. Bende teşekkür ettim. O defteri bir poşet içerisine koyup Maraş’a getirdim ve kendi arşivlerime bir yenisini daha ekledim. Böyle bir eser bende olduğu için gururunu yaşıyorum, gözüm gibi bunları saklıyorum. Gelecek nesillere bende de arşiv olsun. Kalın sağlıcakla…