Geçtiğimiz aylarda Koç Holding ortakları bir kısım hisselerini satışa çıkarmıştı. Bu satış neticesinde aile üyelerinin ne kadar kazanç elde ettiği basına yansıdığı için şirketin piyasa değerini de öğrenmiş olduk. Buna göre ülkemizin en değerli firması, Koç Holding’in piyasa değeri yaklaşık 35 milyar dolar seviyesinde. Başlıktaki soruda geçen Apple’ın şirket değeri ise 815 milyar dolar.
***
815 milyar dolar.. Bu rakam Borsa Istanbul’da işlem gören tüm firmaların toplam piyasa değerinin 4 katı anlamına geliyor.
***
Evet ülkemiz Amerika gibi gelişmiş ülkeler seviyesinde değil. Henüz gelişmekte olan ekonomiler sınıfında yer alıyoruz. Büyüme rakamımız oldukça yüksek. Tüm olumsuzluklara rağmen büyümeyi başarabiliyoruz. Bununla birlikte günün birinde bu topraklardan da Apple, Google, Microsoft gibi bir dünya devi çıkar mı, bu tartışılır.
***
Dünyanın en değerli şirketlerinin ortak özelliği teknoloji sektörüne öncülük etmeleridir. Ayrıca bir diğer özellikleri bu şirketlerin kurucularının ve mevcut ortaklarının genç yaşta başarı elde etmiş olmalarıdır. Facebook şirketinin kurucusu Mark Zuckerberg, Facebook’u ilk kurduğunda 22 yaşındaydı. Şimdi 35 yaşında ve 13 yıl içerisinde şirketi, dünyanın en değerli dördüncü şirketi konumunda.
***
Mark, başarılı bir öğrenci, bir dahi değildi. Tıpkı diğer dünya devi şirketlerin kurucuları gibi. Onlar da bizim gibi normal insan yani. Bununla birlikte bir noktada ayrışıyoruz. Onlar bir başarı atmosferinin içerisinde yetişmişler. Sıra arkadaşı, komşusu ya da kuzeni vs. Bu insanlar bir araya geldiklerinde oluşturdukları atmosfer sayesinde farklı düşünebilme yetisi kazanmışlar.
***
“Başarı” kavramını araştıran bir çok uzmanın ortak görüşü, başarının elde edilmesi için başarı atmosferinin var olması gerektiğidir. Bir futbol takımını ele alalım. İstediği kadar dünya starı oyuncuları transfer etsin. O takımda bir başarma azmi olmazsa, içinde mücadele ettikleri ligde rekabet olmazsa, takım oyunu oynanmaz ve bireysel oyun ön plana çıkarsa, o takımdan bir hayır bekleyemezsiniz. Bu örnek bir ilkokul için, lise için, üniversite için, iş yeri ortamı için de uyarlanabilir. Özellikle eğitim sistemini tartıştığımız şu günlerde, bence üzerinde asıl durulması gereken konu sınav olacak mı, olacaksa 60 soru mu olacak, 90 soru mu olacak, İngilizceden soru olacak mı gibi mevzular değil, eğitimin verildiği ortamlarda nasıl başarı atmosferi oluşturulacak konusu olmalıdır.
***
Başarı atmosferi oluşturmak sadece devletin yapabileceği bir şey değildir. İşverenlerin, öğretmenlerin, ebeveynlerin de bu zihniyeti taşıması gerekir, idealler uğruna yetiştirmek, iş yaptırmak gerekir. Yoksa günü kurtarmak herkesin yapabileceği bir iştir.
***
Konunun özetini aşağıdaki anektod vasıtasıyla belirtmek isterim:
Eski ABD başkanı Kennedy, Ay’a ilk insanın gönderilmesi projesi kapsamında NASA’yı ziyarete gider ve elinde süpürge ile duran bir adama “Peki sen burada ne yapıyorsun?” diye sorar. Temizlikçi ona “Aya adam gönderilmesine yardımcı oluyorum efendim” diye cevap verir.
Bahsettiğimiz başarı atmosferi sayesinde temizlikçiden astronota kadar herkes, Kennedy’nin “Ay’a adam götürüp sağ sağlim geri getireceğiz” idealini kendi işi içerisinde çok net anlamış.
***
Bizden de bir Apple çıksın istiyorsak, öncelikle bu ideali sinesinde hissetmiş başarı ortamlarına ihtiyacımız var. Öyle inanıyorum ki şu sıralar yerli otomotivi üretmek için yapılan toplantılarda tam da bu bahsettiğim başarı ortamı hissediliyordur. Örneklerin çoğalması en büyük temennimiz. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.