Kalkınma sadece devletten beklenecek bir olgu değildir. Vatandaşın da elini taşın altına koyup, kendine düşen mücadelesini vermesi sonucunda olur, yoksa kısır bir döngü içinde debelenir ne zaman gelişeceğiz diye düşünür dururuz. Bunun ispatını Van şehrimizde bizzat gidip gezdiğim harika Ulupamir Köyü nde gördüm. Bu zamana kadar gördüğünüz hiçbir köye benzemiyor . Beni şaşırtan doğuda böyle bir köyün olmasıydı. Gittiğim ülkelerde ve kendi ülkemde fırsat buldukça köy ziyaretleri yapmaya çalışıyorum. Bunun sebebi, köy bir toplumun gelişmişlikteki durumunu anlatan en bariz örneği diye düşünüyorum. Aynı zamanda köyler, kültürlerin saf kalmış izlerini sürebileceğiniz en somut yerlerdir. Daha önce Almanya da , Paris te , Azerbaycan da köy ziyaretim olmuş, Azerbaycan da bir köyde üç gün kalmış detaylı gözlemlemiştim. Kalma şansım olmasa da Belçika nın köylerini görmüş fikir edinmiştim. Avrupa da köyler çok daha bakımlı ve düzenlidir, evler mısır tanesi gibi sokaklar boyunca dizili , bahçe düzenleri belli kurallara bağlı, bunun dışına çıkmak yasaktır. Bizim buralardaki gibi isteyen meskenini ve bahçesini istediği gibi kuramaz. İnsani ve sosyal ilişkileri olmayan, minyatür sanatsal yerleşim alanları oluşturmuşlar adeta , evler bakımlı olmasına rağmen tatsız bir pasta gibi hissettiriyor insana. Oysa köy dediğinizde aklınıza birbirine sevgi, ruh ve imece bağıyla bağlı, koca bir aile gelir.
Bu Eylülde davet üzerine Van İpek Yolu Gençlik Merkezinde başarı üzerine söyleşi yapmak için gitmiş ,gençlerle buluşmuştum. Van ile ilgili gözlemlerimi bir önceki yazımda anlatmıştım. Söyleşimi yaptıktan sonra birkaç gün şehirde kalıp , iki köy okulunda Geleceğimiz Gün Işığı Eğitim ve Oyun Odası Gönüllüleri Ankara temsilcisi ve kurucusu Sevilay Akbaş la irtibatlı kurduğumuz oyun ve eğitim odalarını ziyaret edip, açılışını gerçekleştirmiştik. Bu vesileyle hem köyleri hem de Van ın bir çok ilçesini görme şansımız oldu. Asıl bu işler bittikten sonra, Köy Okullları Yardımlaşma Projesi Başkanı Ali Yavuzer kardeşimizin bizi gezmek için götürdüğü bir Kırgız köyü olan Ulupamir Köyü nü gördükten sonra , şaşkınlıktan mı desem beni büyülemesinden mi bilemiyorum sizlere anlatmak istedim. Burada böyle bir köy nasıl olur düşüncesi araştırma ruhumu ortaya çıkardı ve bir çok röportaj yaptım.
Ulupamir Köyü nün hikayesi kendinden daha da ilginç. 1980 lerin başında Rusya nın zulümünden kaçan Kırgızlar Afganistan a sığınır. Ama oranın şartlarına uyum sağlayamazlar, bir çoğu hayatını kaybeder. Kendilerine uygun bir ülkeye yerleşmek amacıyla Türkiye ye başvururlar. O sırada ABD den bir teklif gelir , gelin size Alaska dan yer verelim , buraya yerleşin diye. Ama kabul etmezler, biz inanç ve soy bağımız olan Türkiye de yaşamak isteriz diye cevap verirler. Yıl 1982, o zamanın başbakanı Turgut Özal Van ın Erciş yakınlarında bir alana köy kurar, bildiğiniz o zamanın toki evleri yapılır. 1988 de köye tamamen gelip yerleşir Kırgız kardeşlerimiz . Kırgızlar çalışkanlıklarını minnet duygularıyla harmanlayıp köyü cennete çevirirler. Türkiye yi vatan bilir, bayrağının gölgesinde gelişmeye adarlar kendilerini. Gençleri okur, kariyer yapar ama köyden kopmazlar. 3500 nüfusu var, köyde olan gençlerin tamamı köy korucusu olarak görev yapıyor. Bir zamanlar terörün çok ateşli olduğu bölgede olmalarına rağmen, köylerini öyle sağlam korumuşlar ki zararsız atlatmışlar o süreci. Bu anlamda gururlular, açıkçası ben de gurur duydum. Gelenek ve göreneklerini aslına uygun korumuşlar. Köyde geleneksel danslarını icra ettikleri gençlerden oluşan dans toplulukları var. Sık sık atlı cirit müsabakası, aşık atma oyunu yarışmaları düzenliyorlar. Bize de aşık oyununu uygulamalı öğrettiler. Yöresel kıyafetlerini unutmamışlar , sosyal hayatta da kullanmaya itina gösteriyorlar, düğünleri tamamen eski adetlere göre yapılıyor. İki tane dernekleri var, Ulupamir Köyü Kırgız Kültürü Koruma ve Yaşatma derneği ve yeni kurulan Genç Keneş derneği. Biri köyü kalkındırmaya, diğeri gençlerin eğitimine yönelmiş. Biz her şeyi devletten beklemeyiz, biz ne yapabiliriz ona bakarız diyorlar. Okullarını gezince bunu anladım, şehirdeki okullardan daha teknolojik donatmışlar,ısınmayı kalorifer tesisatıyla sağlıyorlar. Tamamı kendi emekleri. Koridorları dahi boş bırakmamışlar, gezerken duvarlara yaptıkları görsel ve yazılı spotlardan tüm derslerle ilgili bilgi edinirsiniz. Bilim , teknoloji , sanat sınıfları var . Evleri , sokakları, camisi, okulu bir çok şehir merkezinde olandan daha bakımlı ve modern. Ulupamir Köyü Kırgız Kültürünü Koruma ve Yaşatma Derneği kendi imkanlarıyla okulun yanında öğretmenler için beş katlı son derece modern , asansörlü, kaloriferli bir apartman lojman dikmiş. Duvarlarını öğretmeni motive edecek, övgü dolu resim ve özlü sözlerle süslemişler. Bu görselleri görmek için binaya merdivenlerden çıktım. Eski bir öğretmen olarak heyecanlandım. Keşke burada görev yapsaydım diye de hayıflanmadım değil. Ama bina bom boş, öğretmenler burada sosyalleşemeyiz bahanesiyle Erciş ilçesinde konaklıyor, yakın olduğundan mesai saatlerinde gidiş geliş yapıyorlar. Köylü binayı kaderine terk etmek istemiyor, bir bölümünü gençler için sosyal ve kültürel alan, kısaca küçük bir kültür ve eğitim merkezi yapmaya çalışıyor. Genç Keneş Derneği Başkanı Hakan Vatan binayı gezdirirken projelerinden bahsetti , bir köy için olması gereken muhteşem fikirlerdi. Keşke her köyde olsa dedim. Bina içinde yapacakları genç ofiste masa tenisi , Kırgız dansları, satranç, geleneksel Kırgız çalgıları öğretimi ve diğer tüm sosyal faaliyetlere yer verecekler. Üniversite sınavına hazırlanacak gençler için çalışma alanı yapacaklar. Ayrıca bir proje odası oluşturacaklar, gençlere köylerini nasıl kalkındıracakları konusunda proje yazma ve uygulamayı öğretecekler. Ayrıca bir de okuma salonu yapmak istiyorlar ama bunun için çok kitaba ihtiyaçları var. Heyecanlandım. Okuma salonu benim için olması gereken en baş ihtiyaçtır her zaman. Kahramanmaraş a döndüğümde onlara okuma salonu için kitap temin edip göndermeye söz verdim. Nasıl yapacağım konusunda bir fikrim yoktu ama yapmalıydım. İnşallah en kısa zamanda bu hayallerini gerçekleştirmek nasip olur. Buradan onlara bu konuda destek olmak isteyen bana ulaşabilir, ne hoş jest olur Genç Keneş Derneği gençleri için.Bu arada keneş meclis demek. Dernek başkanı Hakan Vatan vizyoner ve gençlere mentor olmuş bir başkan. Koşturup duruyor daha neler yapabilirim diye. Voleybol , futbol gibi spor müsabakaları yapıyorlar kendilerine ait mini stadyumlarında. Profesyonel kulüpleri aratmayacak madalyonlar , kupalarla gençleri taçlandırıyor , sanırsınız fifa bu köyde.
Köyle kalmamış bu yürekli insanlar, Mudanya ilçesinin Van gölü sahilinde Atayurt diye bir mekan açmışlar. Aslında çay bahçesi gibi görünse de adeta bir kültür ve sanat galerisi. Kocaman bir sahneleri var ,akşamları dombra geceleri yapılıyor, kırgız dansları sunuyor gençler, atlı cirit gösterileri düzenliyorlar misafirlere. Mekana girdiğinizde dekor sizi alıp Asya bozkırlarında bir Türk yurduna götürüyor. Türk devletleri sayısınca aslına münhasır otağlar kurmuşlar. İçi dışı sanat , tarih kokan, oturup dinlenebileceğiniz geniş mekanlar. Göle açılan iskele ,sağlı sollu tarih boyunca kurulmuş Türk devletlerinin arması , bayrakları ve tanıtıcı notlarıyla süslenmiş. Ahşap koridordan geçerken kalbiniz çarpıyor, fonda Kırgız müziği eşliğinde tarihin tozlu sayfalarından yansıyan at nalları , tozu dumana katan serdarların naraları kulaklarınızda meşk ediyor. Gözlerinizin önünde dalgalanan Van gölü,ufukta batan turuncumsu kızıl güneşi koynunda sarıp sarmalarken , tarihe tanıklık etmenin gururuyla adeta daha da bir coşuyor. Mekanın işletmecisi Kenan Aytaç Bey ve eşi aynı zamanda tasarımcı, geleneksel kıyafetleri üretip, burada alıcıyla buluşturuyor. Deriden tüylü kalpaklar, eldivenler , kaftanlar, çantalar, aksesuarlar… Zamanla dizi ve film yapımcılarının da dikkatini çekmiş, kostümlerini burada yaptırmaya başlamışlar. Kenan bey Atayurt u bir işletmeden ziyade kültürlerini, gelenek ve göreneklerini tanıtıp, yaşatacakları bir mekan olarak düşündüklerini ve tasarladıklarını ifade ediyor. Harekette bereket var der eskiler, küçük bir köyden dünyaya açılmışlar. Boz dağların arasında, ot bitmez kervan geçmez bir yerden nerelere uzanmış vizyonları. İnsanlar olduğu yere olağanüstülük katabilir. Duam odur ki başka köylerimize de örnek olur, her şeyi devletten beklemez gelişime ayak uydururlar da muasır medeniyetlere çıkar. Hoşça kalın dostça kalın.