Hak ve hukuk alanını yazmak yazarlık için çok önemli sayılır. Hakkın menşei’nde ne olup olmadığının konusunu psikoloji ilimi ne bırakırken bir düşüncenin Allah’la irtibatlandırılmasının ne manaya geldiğini bilmek gerekir.
Kelimeleri oluşturan harflerin bütünlüğü içinde bir sırla karşılaşırız. Allah olarak isimlendirdiğimiz bu müjdenin manası kişinin kapasitesiyle alakalıdır.
Hukuk ilahidir!
Böyle bir yargının karşı çıkanları da olabilir ama Müslüman için hukukun ilahi olması tabiidir. Kuran, Sünnet, İcma ve Kıyas olarak bir çırpıda zihinlerden dile dökülen hakikatin var oluşumuzla alakası mühimdir. İnsanın ilahi olanla örtüşmesi anlam alanını Zülcelal de bulmasının değerini bilen bilir bilmeyenlere anlatmak ta görevimizdir.
Aklımızda oluşan mükemmellik fikrinden başlayarak düşündüğümüz mevzuyu kelimelere dökelim. Çok farklı biyolojik özelliklerin terkibi olan insanın niteliği olarak gördüğümüz bu mükemmellik fikri nereyle alakalıdır?
Zamanın dar bir alanında dünyaya gelen akıl, ruh kapasitesiyle devamlı çatışmalar yaşayan bazen bulduğunu çoğu vakit kaybettiğini anarak yanan insanın ille mükemmel ille mükemmel demesine pekte şaşırmamak gerek.
Hayatını devam ettirmek için binlerce şeye ihtiyacı olan insanın bu ihtiyaçlarını temin ederken hep kafasını meşgul eden mükemmellik fikri aynı zaman da bilimsel düşüncenin de ön koşuludur.
Zaman içinde sanki bir yitiğini aracasına çabalayan insanın yüreğinde ve aklında yer alan mükemmellik olgusu muhakkak incelenmeli buradan Allah’a giden yolun işaret taşları bulunmalıdır.
Allah Mükemmeldir!
Mümin insanın en son hakikati bu cümlede ifadesini bulurken Müslüman ın hakikatten yana olması saadettir.
Acı çeken, kıvranan her geçen gün kendi yalnızlığında ıstıraplarla hayatı kendisine ve başkalarına sıkıntı haline getiren insanın bu davranışına son vermesi şart. Akılın çerçevelediği haki kat’la ruhun ihata ettiği hakikat arasında fark vardır. Kadim değerler ışığında ele aldığım bu mevzunun insanımıza kazandıracağı önemli yaptırımları başka yazılarım da konu edineceğim ama şimdilik bu alan farklılıklarına işaret edeyim arkası önümüzdeki günlerde ehline ulaştırılacaktır.
Yazımı Eşref oğlu Rumi’nin şu dizeleriyle bitiriyorum;
“Arifin her bir sözünü duymaya insan gerek
Bu cihanda sanma ki hayvan olan anlar bizi”