Dinimizin varlık kaynağı her zaman farklı bakış açılarıyla incelenmeli oradan çıkarılacak derslerle zamanın sisli perdeleri aralanmalıdır.
Varlıkları sarıp kuşatan mekan ve zaman algıları özde bulunan canlılığı örtmekte imtihan her geçen dem biraz daha zor bir hale bürünmektedir.Diri ruhların yaşadığı devirler çok mu geride kaldı?İman imtihanının çetin yollarını alın teriyle aşmaya çalışan o kavi yürekli insanlar bu güne neler bıraktılar?
Takva,adalet ve hikmet!
Hiçbir insan diğer insanlara takva hariç üstünlükte bulunamaz.Takva kelimesi sözlüklerde ;”insanın ,ibadet ve güzel işler yaparak kendisine acı verecek durumlardan korunması” şeklinde tarif edilir.Takva en hayırlı ahiret azığıdır.
Fertler de başlayan takva toplumun geneline yaygınlaştırıldığında islamın esenliğine eşik olur ve bu kapıdan da Firdevs cennetine ulaşılır.Takva bir fazilet mücadelesidir.İmanla girilen din dairesinin motive edici güç kaynağı takva da belirtilen davranışların bir mühür olarak hayata vurulmasıyla ortaya çıkar ki bunlar itikadi konularda yanlış ve batıl inançlara kapılmadan ,ameli ve ahlaki konularda eksik kusurlu ,kötü ,zararlı ve haksız davranışlardan islami hayat tarzına uymayan yaşayışlardan sakınmak ,uzak durmak ve saygıyı işlerin başına almaktır.
Adalet mülkün temelidir!
Kuranı Kerim de 30 dan fazla yerde geçen “adl” kelimesi denge manasına gelir.Orta yolu izlemek diye de tabir edilen adalet zulümden uzak olmayı esas alır.Zulüm karanlıktır ,ışıksızlıktır,küfür,şirk ,kötülük ,baskı,haksızlık ,işkence gibi manalar bu kelimeyle anlatılır.”Bİr şeyi ait olduğu yerin dışında bir yere koymak” şeklinde yapılan tarif ne güzeldir.Kuranı Kerim de Allahı birden fazla göstermeyi en büyük zulüm olarak tanıtır.”Şu bir gerçek ki şirk çok büyük bir zulümdür” (Lokman-13)imanın erdirici yoluna girmeden riyakarlıkla Allah a ulaştığını sananlar gizli şirkin kurbanlarıdır.Toplumun ferdi yok saydığı düşünce sistemleri de zulüm çarkıdır bazen da insanın beden ve ruhuna yaptığı zulümden da kişi nasibini almakta büyük dağılmalar yaşanmaktadır.
Hikmet islam dininin ilkelerine inanmak ve bunlara uygun yaşamakla gerçekleşen üstün hayat tarzıdır.Derin bilgi ,kapsamlı ,yararlı ve kuşatıcı bilgi dairesi diye tarif edebileceğimiz hikmet bir hadisi şerifte şöyle dile getirilmiştir;”hikmet müminin yitiğidir onu nerede bulursa alır” (Tirmizi,ilim,19)
Hikmetli insana hakim denir.
Hakim Mecelleye göre hakim ,fehim,müstakim ve emin,mekin ,metin olan kişidir.Manada ki kuşatıcılığı görüyormusunuz ?İşte içinden gelip bu güne ulaştığımız medeniyetimizin hakim profili böyle çiziliyor.
İlim ,marifet ve irfan ,fikir,tefekkür,tedebbür,taakkul,nazar,rey,zikir,itibar gibi eş anlamlarıyla hikmetin kuşatıcılığı bizi sarıp sarmalar.
Hikmetin yoldaşları şecaat,iffet ve adalettir.
Zor da olsa başarmak zorunda olduğumuz imtihan dünyasının hakikatları bunlar,hayatın her geçen günlerinde telaş ve kaygılarla çıkılmaz zannedilen vakitlerin eşiğine gelmek sakın şeytanın bir hilesi olmasın.Anlamsızlaştırılan günlük hayat çığırından çıkarılan fikir dünyaları yalan dolanlarla tarif edilmeye çalışılan işler bizim için uzak olmalıdır.
Oyun ve eğlenceye dalmadan her an diri ve duru yaşanması gereken ömür saatlerini heba etmemek görev sorumluluğunu öne almakla mümkündür.
Yorgunluk ,fakirlik ve bereketin azaldığı rızık endişesinin öne çıkartıldığı günümüz dünyasını kadim kültür değerleriyle yaşamak hayli zor çünkü her yaşam kuralı kendi dünyasında anlam bulur ve kişileri motive eder.Dert ve dermanın farklı boyutlarda arandığı zamanlara ulaştık insanlık yüzlerce yıldır görmediği çok büyük değişimleri yaşamakta biz de bundan fazlaca etkilenmekteyiz.
Hülasayı kelam sözü Yunus la tamama erdirelim.
“Nitekim ben beni bildim,yakin bil kim Hakkı buldum
Hakkı buluncaydı korkum,şimdi korkudan kurtuldum”