Kitapların satır aralarına girmek lazım. Orada öylesine duran kelimelerin ne manalara gebe olduğunu ehli bilir. Kelime de hayat sırrı mevcuttur.
Kamil Miras’ın hayatının anlatıldığı biyografik eseri Nesimi Yazıcı kaleme almış ve eser DİB tarafından yayınlanmıştır. İbadet dilinin Türkçeleştirilmesi mevzu”1949’ lar da revaçtaymış. Bunları geçip başka mevzulara kafa yormalı oradan çıkartacağımız hikmetlerle önümüzde ki yılları dokumalıyız.
“ İslam ıstılahına göre din, millet bizzat müttehit, bil itibar hayra, saadete ulaştıran ilahi bir müessesedir, millet de bu müessesenin hariminde toplanan heyeti içtimaiyedir ki din birliği diye hülasa edebiliriz. Zamanımızın içtimaiyatçıları Milet ve milliyeti dil, tarih, vatan ve yurt… Birliklerinden biriyle ilgilendirirler. Ziya Gökalp merhum millet bir dil ile konuşan içtimai heyettir diye tarif ederek dini dilin nescidir, der. “(sh.97) En son kelime doku manasına gelmektedir.
Dinin zeminini oluşturan bu yazıdan hayli farklı sonuçlar çıkartıp bu günün dünyasının hal edilmez problemlerini çözebilir miyiz? Dil ve din ilişkisini doku ilgisi bağlamında milletimizin önüne aydınlıklı bir yol koyabilir miyiz?
Din ve millet müttehittir demekle Türk Milleti için Kızıl Elmayı mı göstermiş oluyoruz dersiniz? Avrupa fikir hayatının düşünce hayatımıza getirdiği dar anlayışları kendi geniş irfan donanımızla değiştirmeli belki de Nurettin Topçu ‘nun şu tespitine kulak vermeliyiz:” Dindar insan, dinsizin bilmediğini bilen adam değildir. Daha çok kuvvetlere sahip olan adamdır. Din insanlar için kuvvetler kaynağıdır: bilgi kaynağı değildir.(sosyoloji, N. Topçu, sh 83)
Bilgi ve din arasında ki ilgiyi hemen farklı bir yere oturtabilirsiniz. Durun etraflıca düşünün.
Dinin bilgi kaynağı olmaması ne demek? Kuvvet olarak dinin fonksiyonundan ne kadar haberdarız. Bilgi ve kuvvet arasında yer alan iktidar alanının esenliği bu tespitte yer alıyor diye düşünüyorum.
Türkiye de devam eden zıt çekişmelerde Din den bilgi olarak yararlanmak mı yoksa kuvvet olarak mı yararlanmak şart ? Soruyu doğru sormakla önümüzdeki bin yıla şekil verebiliriz. Ahenkli yapıyı kurmak Milletimizi Anadolu coğrafyasından çıkartacak mazlum insanların umut ışığı olarak onların gönüllerinde ve okullarında Türk Millet ve Türk Devletini ve varlıklarının can suyu olarak görmelerini sağlayacaktır.