Yaşayan ve yaşatan insanlarla devam eden toplum hayatının kendine özgü diri ve duyarlı bölgeler oluşturduğunu belirtmekte yarar var.
Fikir denilen belirsizlik alanının insan varlığı içerisinde kendi anlamını bulması hayli düşündürücü, bunun niteliği üzerine eğilmek şart. Mekan, zaman bağlamına yerleştirdiğimiz insanın kendi özgül yapısı, hayatı ve olguları anlamada çok ama çok önemli görülüyor.Mekan binlerce yıldır aynı zeminde duruyor, zaman bilinmezlerle dolu ama insan? Erciyes’i seyreden onbinlerce göz ona bakıp ne destanlar söylediler, zaman ise akıp gidiyor, siz buna daire deyin, düz çizgi deyin isterseniz de helezonik yapı olarak tasarlayın değişmeyen gerçekle karşılaşacak belki de susup kalacaksınız. Mekan ve zaman farklı denemelerin konusu olarak orada dursun biz insan faktörüne gelelim, birkaç kelam edelim. İnsan meçhul değildir ? Organik bütünlüğü ile sistematize edilen insan sırları aralayan elin sahibidir. Varlık, bilgi, ahlak olguları ile çerçevelediğimiz insan buralardan aldığı ilhamlarla kendi karanlığını aydınlatmanın oradan da ufuklar ötesine ulaşmanın özlemine mahkûmdur. Doğum ve ölüm noktalan belirgin olmakla birlikte insan bütüne ulaşmak ya da fert olarak varlık nişanesinin tezahürü olmakla kendi mecrasında akıp gidecektir. İnsan mutlak varlığa talip, duyarlı bir koordinatın özüdür. Hakikat, gerçek, değer kavramlarının sınırsız dünyasında her dem yeniliklerle buluşan insan bunu ancak kahraman tiplemesiyle yapabilir. Türk milletinin kahramanları nerede ? Demir örsünde dövüldüğümüz anın bizlere kahraman olarak tanıttığı örnekler kimler? Anadolu coğrafyasına sıkıştırılan kendi Ergenekonuna mahkum edilen Türk Milleti’nin önünde yürüyen Alperenler kim? Kendi varlık dünyasını inşa edemeyen, eşiyle, işiyle, devletiyle dahası organik varlığı ile çelişkiler yaşayanlardan kahramanlık beklemek abes! Bolivya dağlarının şakilerini ideal tip olarak milletimizin önüne serenlerin elbette bir bildikleri olmalı değil mi? Kitle hareketlerinin olduğu mekanları süsleyen posterlere bir bakın, oralarda afişe edilen sözüm ona kahramanların bizimle ne alakası var Allah aşkına? Kahraman tipi aramak için Bolivya dağlarını gitmek akıl işi mi? Halka halka devam eden varlık akışımıza örnekler koymak zorundayız. Son yüzyıl kaynaklarının hep savaşı, kavgayı, anarşiyi toplumsal şiddeti öven bir yapı içerisinde olmasın komplo olduğunu belirtmek istiyorum. Ahlâklı İnsan Nerede ? Dünya ile barışık, devletinin kültürel kodlarını çözebilen erdemli insanlar nerede? Bilgi çağının insanları nerede? Kahraman oluşturmak adına mahbus damlarına mahkûm edilen şahıslarla ikibinli yılları idare etmek çok zor. Acındırıp, kitle önümde mazlum rolü verilen daha sonrada bunu kazanılmış bir hak olarak görerek insanlarımızın başına binlerce bela getiren insanları çok iyi tanımak zorundayız. Türk düşüncesi kahramanını yeniden tanımlamalıdır. Kent dokusunda yaşanan, hayli karmaşa getiren günlük ilişkiler ağında insan hangi örnekle hayatını devam ettirmelidir? Durağanlık isteyen, yerleşik kültürel değerlerle yorumlanması elzem olan bu günkü Türkiye’yi köy, kasaba ya da ayakları yere basmayan uçuk ideal tiplerle anlamlı kılmak istersek olan bundan farklı olmayacaktır! İman - ibadet, ahlak, hukuk, iktisat ve olgularla şekillenen bir Türk kahraman tipinin Anadolu gerçeğinden doğacağına inanıyorum. Demokrasi kültürünün hesabını daha sonraki yazılarımızda yapacak, önce insani kimlik üzerinde duracağız. Genel yalanlara itibar etmeyelim. İnsan karanlığını aydınlatılmadan hiçbir şey yapamayız. Dünden yarınlara taşıdığımız nitelik yeni insan inşasına elverişli mi dir ? Son yüzyılda coğrafyalar değişti, ütopyalar zamanın gökkuşaklarında eridi kasaba kahramanlarının ne adı kaldı ne de şanı peki bizimle birlikte ezelden ebede akıp giden ne kaldı. 1-1-Hikmet 2-Adalet 3-Cesaret 4-İffet İşte ikibinli yılların Türklük fikri kendi dört nitelikte bulacak devletiyle barışık, milletine aşık, Hakk’a kulluk erdemi yüreklere muştu gibi yayılacaktır.