Şiir okumanın anlam dünyasıyla ilişkisi her vakit sorun olmuştur.Moder şiirin hafızada tutulması ne kadar zor.
Yüzyılımız şiiri de kendine benzetti,dağınık ,uçarı ,esrük ,labirentler,harflerin taşıyamayacağı hikmet aldı başını gitti.Şiir niye okunmalı?Şairinin bile kaleminden çıktıktan sonra mitolojik öğeye dönüşen mısralara ne demeli?
Gökhan Serter in “ZİYAN” adlı kitabını okudum,kelimelerine aşina olduğum bu şiirler de hayattan kesitler aradım,zamanın evvelinden ahirine dalgalanıp durdum.Zor şiirdi okuduklarım öznel bir yol tutturan şair birden beni somut anlatım kulvarına götürürken karşılaştırma ,tanık göstermelerle sarstı,örneklerle bilgi dünyamı hallaç gibi attı durdu.
“Güneşler sağmak için sancılardan
Çıplak elleri kanayan
Beyazdan daha beyaz
Her yenilgiye bağışlanma bırakan
Gözleri ıslak her kız için
Görkemli bir kavgaya tutuşarak
Uyandır yağmurları uykusundan”(sh.31)
Dizeleri yazdıklarıma örnek verilebilir.Gökhan şiiriyle sizi tablonun içine çekiyor ve renklerle görme biçimlerinizi şekillendirmek istiyor.İçine doğduğumuz zaman ve mekan bu şiirlerle devinip dururken orada öylece susup kalmak zor.
“ salon 6
Sunaklar çoğalıyor habire
İnsanlar aldanış çukurunda
Göğözlem büyüdükçe
Sarı bir temmuzdan yalımlar aşırmış
Yaprakların suçu yok
Az önce geceydi sevgilim inan bana
Kuşkuyu kırbaç diye savuran kanıma
Bu rüzgar yabancı saçlarıma
Avuntu şudur
Gözlerinden öpüyorum zincirlerimin” (sh.43)
Şiir de sürükleyicilik sağlanmış ama okurken duru vakitler bulmak şart.ZİYAN şiirlerinin hayat damarlarımız da enerjiye dönüşmesi dileğiyle.
ZİYAN ,GÖKHAN SERTER,YEDİ İKLİM YAYINLARI,İSTANBUL ,2015