Bir büyüğüm daha ahirete intikal etti. Varlığında lütuf ve ikramlarıyla gönüllerimizde yer eden bu kıymetli insanı rahmet ve minnetle anıyor ruhu şad olsun diye dua ediyorum.
1950 ‘li yıllardan bu yana geçen süre zarfında kendi dünyasında kozasını ören merhum hayatını çalışmaya faydalı işler yapmaya adayan bir kişi idi. Maddi dünya kadar manevi dünyanın gerçeklerine aşina olmak için devamlı öğrenme arzusuna sahip oldu. Maraş depremi sonrasında meydana gelen olumsuz durumların üstesinden gelmek için var gücüyle çalıştı organizelerin başında bulunup iyi bir idarecilik örneği sergiledi.
Hoş sohbetlerimiz işte bu telaşeli anlarda arttı. Yakın olmak, zor zamanları birlikte geçirmekle dünden yarına konuşmalarız bereketlendi. Eskilerin Maraş’ını dinleyip nereden nereye geldiğimizi gördüm. Yaptığımız işler bereketli olmuş bu yüzyılı onca olumsuz duruma rağmen bu vakte kadar getirmenin onurunu yaşamıştık. Değişen gelişen dünya da sosyal ve dini nice değerler önümüzü aydınlatmış her insan bundan gayreti kadar nasiplenmişti.
İnsanoğlunun ömrü gökten inen bir damla yağmura benzer!
Sonsuz diye bildiğimiz sayılar bir an gelir ki sırayla sayılmaya başlar ve birden bire her şey tamamına erer ve emri Hak vaki olur.
Yüce Mevla şöyle buyuruyor “ Ey iman edenler ! Allah dan korkun. Herkes kendisi için önden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah dan korkun , çünkü Allah ne yaparsanız hakkıyla haberdardır. (Haşr Suresi ayet 18)
Toplum olarak geçirdiğimiz kırılmalar hayli fazla. İçinde bulunduğumuz yüzyılın bireylere ve cemiyete yaptığı tesirler çok yönlü araştırmaların konusu: dünya savaşı, işgal, Maraş kurtuluş mücadelesi, toplumun yeniden düzenlenmesi için yapılan onca devrim ve sonuçları, tek parti dönemi, demokrasi adına yapılan onca entrika, çok partili dönem, ihtilaller, fikir tartışmalarının getirdiği kavgalar ve bütün bunların yanında fakirlikle verilen mücadele.
Bu çemberden çıkmak mümkün mü?
Yapılan her işin akılda ve vicdan da meydana getirdiği etkiler o kadar fazla ki değerlendirmeler de yorucu ve yıpratıcı.
“Müslümanca yaşamak , doğru olmak, eziyet vermemek ve cömert olmak hayatıma ışık oldu” diye söylerken avukatı Mustafa Haktan’ ta buna şahit olmuştu.
Bunlar zor konular ve her insanın üstesinden gelmekten kaçındığı işler. Hayat da bunun imtihanı değil mi?
Topluma karşı sorumluluk, tabiata karşı sorumluluk, kendi vicdanımıza karşı sorumluluk dahası iman ettiğimiz Allaha karşı sorumluluk. Hak ve vazifeler şeklinde ortaya çıkan bu görevlerle yaşayıp imtihan oluyoruz.
Merhum Mahmut Dokumacı yaşadığı hayatta bu saydıklarımın imtihanını verdi ve başarılıda oldu, yapıp ettikleri ortaya koyduğu eserler ve tamamlanmayı bekleyen işleri bunun şahitleridir. Aziz büyüğümü rahmetle anarken bir fatiha ve üç ihlas okumanızı rica ediyorum.