İnsan hareketini iradeli ve iradesiz yani refleksli diye iki kısımda inceleriz. Hareketler arasındaki ilk ve en mühim fark iradenin yardımı ve aracılığıdır. “Bunu ben yaptım” diye kendimize sorduğumuz ve her şeyine katlandığımız davranışlarımız bizimdir.
İrade dinimizde akıllı ve erginlik çağını gelmişi olmanın ilk basamağıdır. İradenin eksik olduğu akıl hastalıkları ve çocukluk devresi görevlerimize farklı bakış açıları getirir ama insan bir ömür boyu da çocuk kalamaz ya! İradeli ve maksatlı hareketlere davranış, eylemdeki irade ve maksada da niyet denir. Çok iyi bir niyetle başlanan bir iş farklı sonuçlara sebep olabilir bunu siz de hayatınızda görebilir çıkan sonuca da şaşırabilirsiniz. Şaşırmayın ve korkmayın. Davranışlar tren vagonlarına benzer niyet de vagonları çeken lokomotif durumundadır.
Niyetsiz ve maksatsız hareketler olgun insanlara değil küçük çocuklara yaraşır bunlar da avunma ve oyalanmadır. Oyunun bile kendine özel kuralları ve amaçları vardır. Eğlenmenin dinlemenin bir zamanı, şekli kendine özgü şekil ve içeriği vardır. Her iş, her eylem bir amaca ulaşmak bir hedefe varmak için yapılır.
Niyet insanın ne yaptığını bilmesidir. Dinimiz insanın bütün hareketlerini helal ve haram dairesi içine almakla ona önceden düşünme ve dikkatli olma fırsatını verir.
Bir hareketin ahlaki bir eylem sayılabilmesi için onda hür bir irade tam bir istek ve iyilik niyetiyle yapılmış olması gibi şart ve özellikler aranır. Bir insana zorla yaptırılan veya iyiliğin dışında başka niyetler gözeten hareketler ahlaki bir davranış niteliği taşımaz.
Ahlaklı insan iyi şeyler bilen veya içinden iyilik düşünen değil iyilik yapandır!
İyilik yapmayı alışkanlık haline getirmek gerekir bunun kolay olmadığını yaşarken görecek bu uğurda çabalarken olmadık işler de başınıza gelebilecektir. İş ve davranış halinde ortaya konmayan iyi düşünceler sahibini ahlaklı yapmaz. Ahlak gönlümüzden geçirdiğimiz iyi düşüncelerde veya hiç kimsenin yapamayacağı büyük işler yapmış olmamız da değildir. Günlük yaşantımızda çevremizdekilerle olan ilişkilerimizde ortaya koymuş olduğumuz davranışlarımızdadır.
Bir insan hayatının her anında Allah ın kendisini gördüğü hep yanında olduğunu özünde duyarak yaşamalı ki yalnızken, evde, okulda, sokakta, alışverişte, oyunda, çalışma anında, öfkede, sevgide, şefkatte, kısaca her zaman her yerde diri ve uyanık olsun. Dinimiz buna ruh ve nefis eğitim ve öğretimi diyor siz de zamanı gelince bu yola koyulacak nasibiniz oranında hikmet ve erdeme ulaşacaksınız.
Müminin niyeti sadık yolu ve gayesi de sahih olursa bütün hayatı ibadet dairesi içine girer. İbadet Allah la olan bağımızı güçlendirip bizim hayatımızın anlamı haline getirir, iç huzurumuz güçleştirir, dengeli bir hayat çevremize uyum kabiliyetimizi çoğaltır. Sabır ve başkalarını sevip saymakla insanlar yanında güvenilir bir hale geliriz bu da bizim hayatımıza nice güzel fırsatlar sunar ki biz bile bu olup bitenlere şaşırıp kalırız.
O zaman ne duruyorsunuz? Elini uzatan ilk siz olun.