“İnsan Bu Meçhul” diyen Carel haklı mıydı? Olana Hak ve hukuk bağlamında yaklaşabildiğimiz gibi psikoloji açıdan da yaklaşabiliriz.
Nankörlük, acelecilik, hırs, gurur, kıskançlık, riya, mücadele tabiatı, zıtlar arası ahenk gibi temel tespitlerimizin hukuk açısından yazı konusu edilmesi gerekiyor. İnsanı oluşturan bu donelerin ışığında yürüdüğümüz yol bize aydınlık gelecektir. Zaman, mekan, uzay üçlemi Nevton düşüncesin de yer aldığında yeni alem fikri tezahür ederek son iki yüzyılın varlık, bilgi ve ahlak prensiplerin de önemli değişikliklere yol açmıştı.
Nedense insanımız çok aceleci!
Evet yaşadığımız boyutun en gerçekçi olgusu olan ‘zaman’ konu edildiğinde hep ihmal edilir ya da haddinden fazla önemsenir. Zamanın yok sayıldığı ya da mutlak zaman fikrinin egemen olduğunu görüyorum. Dün anlatımında her şey olmuş bitmiş gibi anlatımların büyüsüne kapılanların gündeme getirdikleri dinin ehlisünnet anlayışı ile bağdaşmadığına dikkat çekiyorum. Kalem kaldırıldı mürekkep kurudu gibi özlü sözleri kendi başarısızlıklarını örtmek için kullananları anlıyorum. Günah, kötülüğü suçu kendi dışındaki bir varlık boyutunda değerlendirerek haklı çıkma anlayışı İslam düşüncesine ne büyük darbeler vurmuştur.
Zaman daireseldir!
Düz çizgi halinde bir zaman anlayışı yanında inişli çıkışlı zamanla algıları da mevcut olmakla beraber dini düşüncenin bereketli istikameti zamanın dairesel algılanmasından yanadır. Geçmişi hep kötü görmeyelim. Geçmişi mutlak manada geri dönülmez mutluluk boyutu olarak da algılamayalım. Dünümüz köklerimizin var olduğu ebediyet zenginliğimizdir.
Pasif olmadığımız bilinen gerçek. Hırs denilen gözü karalık sakınılması gereken süreçlerin başında gelir. Menfaatini ön plana alan insanın sonu hep hüsranla neticelenmekte o insanın huzursuzluğu başta kendisi olmak üzere çevresinde yıkım etkisi yapmaktadır.
İnsanın her istediği olur mu?
Kendi varlığımızı bile daha tam olarak anlayamamışken toplum içinde işlerin hep istediğimiz doğrultuda gitmesini beklemek hayal değil midir?
Hukuk gelişmeleri içinde insanın özünde yer alan mücadele tabiatı iyice incelenmeli her insan yapacağı mücadele ile kainat bütünlüğü içerisinde verimliliği esas almak şartıyla dinin esenlik alanını ön plana çıkaracak çabaları kendine görev edinmelidir.