Temel prensiplerin bütün olarak öğrenilmesi hayat tecrübelerimize göre şart. İnsan ömrü çok kısa, her gün yaşadığı olaylardan yeni hikmetler bulmaya çalışırsa vay onun haline.
Aklımızı kuşatan bilgiler var.
Eğitim kurumları olarak hayatımızda yer alan okullarda bir birine karıştırılan eğitim, öğretim mezunlarının elim sonuçları ortada. Türkçe öğretemeyen, matematik belletemeyen yapının olumsuzlukları bakalım daha ne kadar devam edecek?
İyi ki camiler var!
Allah’ın rahmeti bizi kuşatıyor renk, renk boyayıp o muazzam yapının bir motifi haline getiriyor. Kamil insan ideali önümüzde değil mi?
Öğrenilmiş vehimler hayatı hurafelerle kuşata dursun özümüzde yankılanan o ses kendi mecrasını buluyor, bizleri alıp ait olduğumuz dünyaların eşiğine bırakıyor.
Neslin, canın, malın, aklın ve dinin korunduğu bu sistem hayat verip hayatı yaşamaya davet ediyor.Nisa suresinin 36. âyeti şunları hatırlatıyor: “Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcu ve elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünüp duran kimseleri sevmez.”Âyeti kerimede ibadet ve ihsan dile getiriliyor. İbadet denilince geniş bir alanla karşılarız. İslam dini ibadet dairesini çok geniş tutuyor. O dairenin içine; iman, ahlâk, hukuk, iktisat ve estetik konuları dahil ediyor.
Kör nokta oluşturulan eğitim faaliyetlerine son verdiğimizde dinin dünya-ahiret ayırımının farklı olduğunu da kavrarız. Dinimiz ahiretimiz için olduğu kadar dünyamız içindir. İslam dinini çok dünyevi bulan anlayışa verecek cevabımız var. Geçilen süreçte dinimiz İslam’ın hükümleriyle nasıl gönülleri kuşattığı hakkıyla anlaşılmıştır. Koparılan fırtınalar elbet bitecek alemde nihan bir şey kalmayacaktır!
Güzelliklerin İslam dinindeki adı ihsan’dır. Kelimenin o kadar geniş anlamı var ki ne söylense azdır. Muhsin adını evlatlarımıza isim olarak vermekle ne güzel isabet ediyoruz değil mi? Hz. Ali, “İnsanlar işlerini ihsanla yapmalarına göre değer kazanır” der.“Muhakkak ki Allah adaleti ve ihsanı emreder...” (Nahl, 16/90) uyarısı kulaklarımızın küpesi değil mi?
Bırakın başka insanlar sizi “Saf” olma ile itham etsinler! Yaşadığımız toplum bu bozulmuş, kirli yapısından elbet kurtulacak, hayatın hengamesi Esmayı Hüsna’da tecelli ettiğinde başlar öne eğilecektir.
AB kriterleri değil muhtaç olduğumuz İslam dininin ölçüleridir. Başta kendimiz olmak üzere börtü, böceğe kadar nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranacak, bunların sevap olduğu hikmetiyle de göneneceğiz!