Güneş kirpiklerinden düşen siyah karanfil.
Gökyüzü humanın ıssızlığında.
Kaf dağlarında sabaklarını okuyan sübyanlar öksüz,
Dillerimizde virdin vira Bismillah.

Her seher senin gök kuşaklarına çarpar,
Aşkın kutlu say/alarmı sünneti gözlerinde okuruz,
Ankebut örerken ağını hülyamıza,
Kadehlerimizde kızılcıklar vardı.
Dönmek istemiyorum maviliklere,
Kumsallar adını bile hatırlamadığım,
İssız iklimlerde kaldı.

Ayak izlerimi silsin sevda meltemleri.
Martılar dönsün dursun denize girdiğim kuytularda.
Nevruzan gelsin,
Göğsünde gözyaşı ile ıslattığı nergisleri,
Öpülesi dudakları,
Gözlerinde Tur-u Sina’nın yankısı.

Bozamam yemin imi,
Üstümde kat kat hüzün,
Terk ettim dağlara ağmayı.
Testimi kırmış baharları unutmuşum.

Seni andım! Düşlerimin albasanında.
Göklerin maviliği suların serinliğinde,
Bir çocuk ağladı rüyasına girdin diye,
Zeytin ağaçları, anamaslar, erguvan,
Ötelere tırmanan sarmaşıklar, hanını elleri,
Sabahın mahmurluğuna söylenen şarkılar.

Ah! Gözyaşlarımın çağlayanı,
Ardın sıra söylediğim bozlaklar,
Döndü de dillerime dolaştı.
Gözüm kapalı.
Başımın üstünde kurşundan güvercinler,
Ellerin narin bakışların uçarı,
Benimse dudaklarımda elif 1am mim.
Kalbimde Cebrail’in mührü,
Yanı başımda senin sıcaklığın,
Ama adın nerede senin.
Ya avuçlarımızda yeşerttiğimiz bahar,
Dağların deli fırtına lar ı durursa,
Gökler dürülür.
Nilüferim!
Gelecek baharımın nazlısı,
Salınırsın sarp yamaçlara,
Güneş lekeleri gölgelerimi yutar,
Ayak izleri çoğalır sokaklarda,
Birden kırlangıçların çığlıkları,
Karanfilleri tutar.

Irmaklardan geçerim yankısıyla dağdaki vaizin.
Efendim! Cemrelerimin muştusu.
Ayaklarımda çamuru Nil’in,
Dün biter, zaman kalır,
Saatimin kumlarını sayarım.

Ceylanlar çoğalır düşlerinde.
İçimden beyaz atlar geçer,
Adını topraklara karışır, güz biter.
Ağaç kıvrılır yağmurlarda,
Ay biraz daha yaklaşır soluğumuz tutulur.

Şimşek parlar, savrulur alem,
Yıldızlar elemleri taşır ötelerden.
Islanır sokaklar, iğde kokulu yollar.
Üveyikler sıçrar kayalıklara,
Zeytin ref ref ve adın,
Sevgilim! Uzak mı yeryüzü sürgünüm?

Maviliklerini ez göğün,
Hoyratça savur, dağla yüreğimi.
Ah! Nasıl söyleyeyim yağmurların beni ıslattığını.
Kitaplarımı aşkı anını denizleri,
Yeruşalim kızları! Siz ancak siz,
Seversiniz peygamber çiçeğini.

Nar tanelerinde yaşadığım kıyameti,
Anneler yaşar ikindilerde,
Sesler toplanır sakaklardan,
Çocuklar kaybolur karanlıklarda.

Güneş yaklaşınca gözlerine,
Dudaklarında aşk öpücükleri,
Dost martılar, ağılarımı siz yakın olmaz mı?
Uçurumun adı Nemrut,
Deli taylar koşar güneşe,
Bir yanım Gülşen sunağımda sen.

Kabul et baharımı,
Deşen cemremi, göveren sümbülümü,
Odama giren ışık,
Seslerin fısıltısında Mikail,
Binlerce kelebekle savurur Meme beni.
Anacağım seni, kınalı ellerini,
Göz!erinde sürmeler dilinde aşk.

Yavuklum ateşinde dağladım onulmaz yaramı,
Sözlerin alır götürür eşiğine sultanın.
Kulunum azat etme bayramda beni,
Güz güneşleri ikindilerimi ısıtmaz.
Şimdi denizini yitirmiş Yunus’um,
Kıyısında ummanların,
Hırkamda gül motifleri yok.
Sözlerim uçarı esrük,
Kutlu kitaptan yordum düşümü,
Nigar’ım!
Kimsesiz geldim otağına
Varlığına taşıyan gövdem habersiz.
Islandım karanlığında gecenin:
Söyleyin yağmurlar niçin sustunuz?
Dağlarda veda, yeşile veda,

  Sana ey aşkımın sanemi,

   Sana da mı veda?