Hayat ciddiye alınmaya değer. Boş vermişlik ve gelişi güzel yaşamın hayatımıza hâkim olduğu zamanları yaşıyoruz. Disipline edilmeyen günlerin acı sonuçları ortada iken bundan vaz geçmek hiçte kolay olmuyor. Ne yapmalı? Bu sorunun farklı cevapları olmakla birlikte anlamlı yaklaşımlarla bütün yanıtlardan yararlanmak çok daha iyi olacaktır.
Nasıl bir anlayış?
Bakış açısını değerler üzerine bina edersek yüzyıllar içinde oluşan kadim değerlerden azami derecede yararlanmak mümkün olabilir. İman, ibadet, ahlak, din, hukuk, ekonomi, estetik olgular üzerinden hayata bakılsa sorunların üstesinden gelmek çok kolaylaşır.
İlim Felsefe Ve Din Açısından Yaratılış Ve Gayelilik kitabı varlık, bilgi ve ahlak gibi genel insani konuları yaratılış ve gayelilik ekseninden ele almakla fevkalade bir görevi yerine getirmiş yayımlandığı yıllardan bu vakte kadar okunmuştur. Dini kitapları ilerleyen yılların tecrübesiyle okumanın önemi ortada. Kadim değerlerin taşıyıcısı kurumların çeşitli sebeplerle hayatımızın dışında olması hayatı zorlaştırıp her an daha dikkatli olmayı elzem kılıyor o vakit tekrarlarla kitap okumaktan başka çare kalmıyor. Kitabın yazarı Hüseyin Aydın şunları dile getiriyor ; “ daha çok iman konusu olan yaratılış ve gayeliliğe, sadece dini tasvirlerle getirilen açıklanmalar ile yetinmeyen, salt teorik modeller ve felsefi spekülasyon ile de asla tatmin olmayan günümüz insanı dini, ilmi ve felsefi araştırmaların birlikte ortaya koyduğu kainat tasvirleri ve daha ileri açıklamalar beklemektedir “ ( sh.5 ) Önsöz ve girişle başlayan kitap üç bölüme ayrılmış. Birinci bölüm kâinatın yaratılışı, ikinci bölüm hayatın yaratılışı, üçüncü bölüm gayelilik başlıklarını taşıyor. Kitapta dini ilimlerin sosyal hadiselere nasıl bağlanması gerektiğinin ip uçlarını bulmak mümkün. Örneğini “ ilahiyat, tek tek bilimlerin çalışmalarına karıştırılmamalıdır. Ama varlığın bütünlüğü üzerine bir tefsir bir yorum getirirken dinin ilgili naslarını da bilgi kaynağı olarak kullanmakta bir sakınca yok hatta bir zaruret vardır “ . ( sh.15 ) Varlığın ana maddesi nedir? Dini düşünce kelime bilgisinden hareketle yoktan yaratma düşüncesine bizi sevk eder ki bu da halk, ibda, inşa , ihda , fatr, icad kelimelerinin sözlük anlamında vardır . Yunan düşüncesinde yer alan “ yokluk varlığın kaynağı olamaz “ fikri İslam düşüncesinde de etkili olmuş bu konu “ Allah kainatı yoktan mı yarattı ? Yok iken mi yarattı “. (sh . 72 ) de detaylandırılarak İslam tasavvufunda yer alan vahdeti vücud, vahdeti şuhud ve işrakilik görüşleri dile getirilmiştir.
Kitabın önsözünde yer alan şu ifadeleri okuduğumuzda düşünce ufuklarımızda meydana gelebilecek değişiklikleri siz de düşünebilirsiniz. “ Allah, âlemin özüne, mayasına, tohumuna yokluk halinde ve bu mahiyette malikti. Varlık, bu mahiyetten, Allah’ın yaratma kudreti ile gerçekliğe çıkmıştır. Bu gerçekliğe çıkış, beşeri plandaki ölçülere göre yoktan yaratmadır. Yani manevi halden, daha sonra maddi biçime dönüşecek enerji haline intikali, mutlak yaratmadır “ .
YARATILIŞ VE GAYELİLİK, PROF. DR. HÜSEYİN AYDIN, DİB YAYINLARI, ANKARA.