İnsan düşünen yeni şartlara göre yeni durumlar alabilen ,çevresine ve kendi hayatına yön verebilen zeki bir canlıdır. Akıl üzerine bina edilen zeka başlı başına incelemeye açık bir alandır onu da daha sonra size anlatacağım.
Bilimsel buluşların zeka ile ilgisi üzerine yazılmış kitapları sıkça okumanızı öneririm dahası bilim adamları ,büyük komutanlar, veliler, peygamberlerin hayatlarından bahseden kitapları da elinizden hiç düşürmeyin derim.
İnsan güzeli , çirkini ,doğruyu ,yanlışı,iyiyi , kötüyü ayırt edebilmelidir!
İnsanlık binlerce yıllık geçmişi ve hayat tecrübesi ile güzel , doğru, iyi konusunda belli ölçüler bulmuş , birtakım kurallarla bu yolu aydınlatmıştır.Bu günkü hayatımız insanlığın uzun süren çaba ve tecrübelerinin sonucudur.
Yalnız kalmayı ister ama kimsesizliğe tahammül edemeyiz.
İnsan toplum halinde yaşayan bir canlıdır. Tek başına yaşam önce biraz güzel gelir ama sonu düşünüldüğünde kaygı ve korku dolu olduğu görülür. Din , hukuk , ekonomi , ahlak , estetik değerler hayatın korkularını hafifletir ve bizi esenliğe çıkartır. Günlük yaşayışımızda iyi , kötü , güzel , çirkin , doğru , yanlış , faydalı , zararlı şeklinde verdiğimiz hükümlere “ yargı “ denir.
Yargılarımızın hakikatle uyuşması en büyük dileğimiz olmalıdır.
Ergenlik çağına gelen ve akıl sağlığı yerinde olan kişi bazı hak ve görevlerle donatılır. Dinen yükümlü olan kişinin yapmak ve yapmamakla sorumlu olduğu işlere efali mükellefin denir bunlar da şu başlıklar altında ele alınır : farz , vacip , sünnet , müstehab , mübah , haram , mekruh , müfsit. İbadet başlığı altında ele alınan bu başlıklar , kişinin kendisini ve bu dünyadaki konumunu tanımasını sağlar , insani yeteneklerinin gelişmesine katkıda bulunur. İbadetle iç ve dış dünyasını huzursuz eden bir takım kirlerden arınan insan, bu sayede beşeri olgunluğa erişir. Kötülüklerden uzak bir yaşam sürer. Bir gün Allah ın huzurunda hesaba çekileceği fikri insanı çok daha duyarlı hale getirir.
Yunus Emre diliyle söyleyecek olursak :
“ Bir hastaya vardın ise
Bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hak şarabın içmiş gibi “
Eğitim ve öğretimin gayesi iyiliği inanç haline getirmektir. İnsan yaptığı iyiliği vicdanına uyarak yapmadıkça , hiçbir tesir ve baskı altında kalmadan kendi hür iradesiyle gerçekleştirmedikçe ahlaklı olamaz. İnsan bedene bağlı zevk ve isteklerine sınır koymalıdır. İlim , sanat ,ahlak , din gibi yüksek ideallere bağlanan insan kamil hale gelir ve ehil bir üstat terbiyesiyle de insanı kamil olur. Allah kolay kılsın !