Kabul edelim yada etmeyelim 1980 öncesi Kürt halkı üzerinde insan hak ve hürriyetleri anlamında ciddi baskı vardı. En basitinden kendi özgün dillerini konuşamaz, çocuklarına istedikleri ismi veremezlerdi.Resmi dairelerde Kürtçe konuştukları zaman bir ton azar işitirlerdi. Uğradıkları haksızlık, sistematik ve başarısız asimile politikasının simgelerinden biri olarak görülen Diyarbakır Cezaevinin de bugünlerde müzeye dönüştürüldüğünü notlarımıza ekleyelim.
Yaklaşık kırk yıldır gündemimizde olan PKK terör örgütünün beslendiği nokta da tam burası. Ayrımcılık tohumlarının ekildiği, 15-16 yaşındaki çocukların çeşitli ideolojik söylemlerle dağa kaldırdığı, asırlardır birlikte yaşamış Türk ve Kürt halkının arasına nifak tohumlarının sokulduğu nokta, ezilen, hor görülen, küçümsenen, ülke zenginliğinden eşit paye alamayan Kürt halkı söylemi.
Evet konumuz Alevilik. Biz Kürt halkımızdan ve onların kanı ile beslenen PKK’dan başladık.
Yine asırlardır bu ülkede Alevi’si Sünni’si bir arada yaşar. Alevilerin ayrı bir dili yoktur. Ancak onlarda nedense bir şekilde alevi kimliğini saklamak ister. Alevi vatandaşlarımız askere gider, vergisini verir. Türk bayrağı altında can vermeye hazırdır. Daima ülkenin birlik ve bütünlüğünden yanadır. Yıllardan beri alevi suni gerginliği yaratmak, Türk halkı içinde ikinci bir ikilem oluşturmak, ikinci bir PKK ortaya çıkarmak için bu yara çok kaşındı.
Yara demişken, Alevi vatandaşlarımızın yaralarına dikkat çekmek gerek. Onlar yıllardan beri istedikleri gibi ibadetlerini yapamadılar. Ülkemizde bulunan yüzlerce kilise, Sinagog ve bilumum ibadethaneler kadar Cem evleri değer, saygı görmedi. Alevi insanlarımız kimliklerini açık, net ve gururla ifade etmekten çekindiler.
İnsanların neye, nasıl, ne şekilde inandıkları ancak onları ilgilendirir. İbadetlerini ne şekilde nerde yapacakları onların tasarrufundadır. Şüphesiz camiler kadar, kilise ve sinagoglar kadar cemevleri de saygıyı hak eder. Devlet anlamında laiklik her inanca, her düşünceye eşit mesafede olmayı gerektirir.
Askerliğini yapan, vergisini veren, verdiği vergi ile diyanet işleri başkanlığı personelinin, imam ve müezzinlerin maaşının ödendiği Alevi vatandaşlarımızın, cemevleri yapım, inşaat ve cemevleri görevlilerinin de maaşlarının devlet tarafından ödenmesi talebi en doğal haktır.
Yıllardan beri Alevi vatandaşlarımızın kanayan yaraları üzerinden manipülasyon yapılarak, onları terörize etme çabaları boş çıkmıştır. Onlar hep aklı selim davranmış, bu ülke bayrağı altında gururla durmuşlardır.
Hak ettikleri saygı, ilgi ve hakları bir an önce verilmelidir.
Meraklısına, ne kürt kökenli, ne de aleviyim. Başkasının hakkını savunmak için onlardan olma şartı olmadığını da ekleyerek son noktayı koyalım.