Mahlukâta sınırsız imkân sunan Yaratıcının en başta gelen özelliklerinden birisidir. Kelime bilgisi olarak "rahmet edilene bağış ve lütfu gerektiren bir kalp yumuşaklığı ve acımadır” manasına gelmektedir. Kuran-ı Kerim de Allah’ın en önemli vasfı "Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetime gelince o, her şeyi topyekûn sarıp çevrelemiştir." (Araf, 156) biçiminde anlatılmaktadır.

İnsan düşüncesi sınırsız ve kavranamayanı kendi aklı ve hissi duyuları ile kavramaya çabalar, elde ettiği bilgilerinde ise bütün mahlûkatı kuşatan, onları gözeten, ihtiyaçlarını veren bir varlığın olması gerektiğine inanır. Bunun böyle olduğunu söyleyen Kuran-ı Kerim ayetleri ise insanın yitiğini hemen gösterince Yüce Yaratan önünde eğilmekten başka ne yapılır. "İster Allah diye (ad verip) çağırın, isterse Rahman diye. Hangisi ile çağırırsanız, nihayet en güzel isimler O'nundur." (El-isra-110)

Yaşadığımız her olayda nihayet kendi itiraflarımıza döneriz. İnsanlardan uzaklaşıp nefsimizle baş başa kaldığımız anlarda bütün yaratıkların iyi veyahut kötü özellikleri ile Allah-u Teâlâ’nın rahmeti içinde olmasını düşünüp içimizde uyanan ışığı daha da aydınlatmaya çabalarız. Allah'ın rahmeti her varlığı çepeçevre kuşatınca o varlıklarda yaratıcının rahmetinin işaretleri görülür. İyi, faydalı, yararlı özelliklerini bilerek örten bunun yerine kin, nefret, kötülük esasını benimseyen varlıklar ise bu seçimlerinin ağır bedelini bakalım nasıl ödeyeceklerdir? Kullarına rahmet tabloları çizen Allah-u Teâlâ bunu Furkan suresinde "Rahman’ın kulları, öyle kimselerdir ki yeryüzünde mütevâzi olarak yürürler, cahiller kendilerine laf atarsa 'selam' derler. Gecelerini Rab'lerine secde ederek, O'nun divanında durarak geçirirler. Rabbimiz cehennemin azabını bizden uzaklaştırır, doğrusu onun azabı azgındırderler. Harcadıkları zaman ne israf ederler ne de cimrilik ederler, harcamaları, bu ikisinin arasında dengeli olur. Onlar Allah ile beraber başka tanrıya yalvarmazlar. Allah'ın haram ettiği canı haksız yere öldürmezler ve zina etmezler... Onlar yalan ve boş sözün yanında bulunmazlar, boş söze rastladıklarında vakar ile oradan geçip giderler. Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığında onlara karşı sağır ve kör davranmazlar. Rabbimiz bize gözler sevinci, gönüller açan eşler ve çocuklar lütfeyle ve bizi korunanlara önder yap derler." (Furkan, 63-74) biçiminde vererek dinin sadece temennilerle olamayacağının ölçüsünü koymuştur. Konuşarak neyi ispatlar ve doğrularız. İnsanlık binlerce yıldır konuşma ve tavırların aynı paralelde gitmediğini görerek daha ziyade aksiyoner yapının önemi üzerinde durmuştur. İdeal örneklerin insan hayatında önemli rolü inkâr edilemez. Yüce Tanrı'nın Rahman sıfatını öne çıkarması insan içinde çok önemli bir gerçek olmalıdır. İnsan etrafında meydana gelen olaylarda önce merhametten yana olmalı bağışlayıcı tavırları ile zor anların sıkıntılarını hafifletmeli. İnsanları Rahmete çağıralım, yaptığımız yanlışları gelin önce Rahmet ırmağında temizleyelim. Yağmur gibi bereketli, toprak gibi aziz olalım. Mevlana’ya kulak verecek olursak "Ey çölde yaşayan, sonsuz yangın için alev tohumu eken aşk çocukları. Cesaretinizi korkaklara, gücünüzü zayıflara, deliliğinizi akıllılara borç verin. Ey aşk çocukları, gıdanız göklerden düşen ateş renkli şebnemlerdir.Fakir görünüşlü esvaplarınızın sırmaları, güneşin ışıklarıdır.

Gözleriniz, yakıp tutuşturan meşalelerdir. Sözünüz hançerler gibi vurucudur. Ey mutlu insanlar, cihan pazarına cesaret götürüyor, ıstırap satın alıyorsunuz. İman götürüyor, doyumsuz bir aşk götürüyor işkence alıyorsunuz. Hayat götürüp, hor görülme, acı ve ölüm alıyorsunuz. Bu ölüm sizleriçin aziz olan ölümdür.

Vecd ve coşkunluğun açtığı ve kandan yakut gibi kızarmış, şevk ve cezbe dolu gözlerle ve bir sevgi çığlığıyla açılan ve arasından kan sızan dudaklarla bu ölümü alıyorsunuz" diyor. Hazreti Peygamberin şu ifadelerine geldiğimizde o yüce dostun dilinden bize tanıtılan Rahman’ı daha iyi anlıyoruz. "Allah rahmeti yüz parçaya bölüp bunun doksan dokuzunu kendi katında tuttu ve yüzde birini yeryüzüne indirdi. İşte mahlûkların tüm rahmet gösterileri bu yüzde birlik kısmın tecellileridir. Ana atın yavrusuna zarar verir diye ayağını hep yukarıda tutması bile, bu yüzde birlik rahmetin eseridir." Bütün içinde esenliğin alanı bu kadar geniş tutularak insanın da evham, hurafe, batıl itikatlarla yaratılışında kötülük bulunduğu fikrinden uzaklaşması ne güzeldir. Ezeli günah fikri halâ insanlığı tehdit edip gönüller yıkmaya devam ediyor. Rahmet yollarına koyduğu işaret levhalarıyla insanı uyaran yüce yaratıcı kitapları ve peygamberleri ile insanın doğumundan başlattığı dünya hayatının öncesi ve sonrasında karşısına çıkacak olayları da anlatarak rahmetini esirgemediğini bir daha anlatmıştır. Bunca iyilik ve esenliği kendi eliyle değiştiren ise yokluğa bile mahkûm edilmeyecektir.

Şerefli kılındık kâl-û belådan

Bir zaman geçeriz dar-ı fenadan

Vazgeçmez gönlümüz meth-u senadan

Rahman adın söyler dudaklarımız

(Semih Sergen)