Yorum yeteneği ya da feraset diye bilinen o büyük meleke hemencecik kendini göstermez bunun için çok uzun yılların bilgiyle geçirilmesi şart.
Dini bilgilerin bizleri taşıdığı alanın neler olduğu sorular bazen de bu bilginin günümüz dünyasında karşılığının olmadığından da söz edilir.
Acaba öylemi? Kitap, sünnet, icma, kıyas, istihsan, mesalihi mürsele, Seddi zerai, örf adetler, istishab, eskilerin şeriatı gibi önemli kuralların İslam hukuk alanının zenginliği olduğu kaç kişi tarafından biliniyor.
Tamam, bazıları cahil olabilir ama her insanı kendi gibi bilmek de iyi olmaz.
Dünün dünyasından bu güne gelen önemli kültür mirasımız olan Mecelle kitabından haberimiz olmalı.
Günlük hayatta bazı vecizeler duyuyor bunların nereye ait olduğunu bilmiyoruz. Sorulan sorulara verilen o tumturaklı ifadelerle neler anlatılır. Mecelle de yer alan bazı maddeleri şöyle sıralamak istiyorum;
Bir işten maksad ne ise hüküm ona göredir.
Şek ile yakin zail olmaz
Beraeti zimmet asıldır
Kelamda asıl olan manayı hakikidir.
Meşakkat teysiri celb eder.
Bir iş zik oldukta müttesi olur.
Ehveni serreyn ihtiyar olunur.
Adet muhkemdir.
Sakıt olan şey avdet etmez
Kelamın imali ihmalinden evladır.
Tevehhüme itibar yoktur.
Kişi ikrarıyla muaheze olunur.
Külfet nimete ve nimet külfete göredir.
İşte bu maddeleri sıkça duyuyor onlarla anlatılmaz bildiğimiz nice konuları derli toplu anlatıyor işin içinden çıkıyoruz.
Mecelle hazırlıklarına 1869 da başlandı 1876 yılında 1851 maddeden oluşan Mecelle kitabı tamamlandı.
Ahmet Cevdet Paşanın başkanlığından bir heyet tarafından oluşturulan mecellenin tam adı: Mecelle-i Ahkâmı Adliye dir.
Padişah fermanı hemen baş tarafında olan kitap söyle başlar: “Mucebince amel oluna”
Bu hattı hümayun kitabın Osmanlı toplumunun hukuk kurallarını göstermesi açısından önemlidir.
Nereden nereye geldik.
Tarih işte bunun için önemli. Can suyunu gönül dünyamızdan eksik tutmayalım