Dünyanın içinde bulunduğu genel durum şu başlıklar altında ele alınabilir.
Avrupa genel de Hümanizm ve Hristiyan dinin etkisiyle iki bin yıllık zaman diliminde farklı mezhep karışıklığı ile yoluna devam etmektedir.Katolik,Ortodoks ,Protestan mezhebleri yanında geniş mistik örgütlenmeler bulunmakta yapının tahammül sınırlarını zorlayan yerlerde fikir akımları devreye girmektedir.Milliyetçilik ,ateizm, kominizm Avrupa da etkili olmuş orada yaşayan insanlar farklı temayüllerle hayatlarını sürdürmek zorunda kalmışlardır.
Hümanizm bireyi her olgunun ölçüsü yaptığından kısa bir zaman sonra bencilliğe dönüşmüş haz peşinde koşan ,acıdan kaçınan ama kendi menfati için kural tanımayan bir kimlik oluşturmuştur.
Avrupa kendi atılımı için idealler aramakta ama kısır döngüden kurtulamamaktadır.
Fikir akımlarını adlarının değişik olması uygulanan ekonomik modellere etki yapmadığından insan onuru önemini yitirmiş sözün ona kanun hakimiyeti adına belirli zümrelerin eğemenliği pekişmiştir.
Rusya geniş imkanlarıyla farklı model arayışında bulunurken tarihi tecrübesinden yeni dersler çıkarmakta dünya hakimiyeti için ittifak arayışlarını sürdürmektedir.
Çin,Hindistan, Japonya gibi doğu ülkeleri Konfüçyanizm,Budizm,Hinduizmin kültürel kodları ile hayatlarını şekillendirirken malumat genişliğinin çıkmazlarından kurtulamamakta yer,yer insanlık için umut meşaleleri yakmaya da devam etmektedir.Hinduizm teslis akidesine sahip bir din olup Brahmanın evreni yaratıp öylece bıraktığı anlatılmakta, toplum genelinde reankarnasyona inanılmaktadır.Budizm doğu gizemiyle özellikle Avrupa da etkili olmaya devam etmektedir.Çin için Konfüçyüzim milli özellikler taşımaktadır.
Afrika kendi yalnızlığında yeni muştular beklerken Amerika diri ,duyarlı yapısını Avrupa dan getirdiği Hristiyanlık öğeleriyle beslemekte insan kalitesinin yüksek verimleriyle daha ziyade hakimiyet teorileri ile dünyayı şekilendirmektedir.
Amerikanın bakışı bizim buradan oraya nazarımızdan daha farklı bir düzeydedir.Kendi haklılığına inanan toplum yapısı itibarıyla şer güçleri aralarında barındıran Amerika dünya hakimiyeti için hiçbir çabadan kaçınmamakta eklektik kültür yapısı gereği çıkarları için her işi mübah saymaktadır.
Yahudilik yeni devlet olmanın şımarıklığı ile zıvanadan çıkmış acınacak duruma gelmiştir.
İslam coğrafyası anlamını yitirmiş krallıklar ,diktadör heveslileri, monarşi ,sözde demokrasi havarileriyle cedelleşmekte kendi doğal yapısının gereği olan yönetim anlayışıyla uğraşmaktadır.
Anadolu ya gelince varlık ,yokluk mücadelesinden çıkan Türk milleti yeni sosyal kazanımlarla yoluna devam etmekte tarihi tecrübesi için maddi refah seviyesinin yükselmesini beklemektedir.Fakirlik belası bittiğinde Anadolu yeniden şahlanacaktır.
İslam dini geniş bir bilgi birikimi gerektirdiği için sıradan kitleler için farklı anlam alanları oluşmakta bunun doğal sonucu olarak din bahsi özel olarak ele alınmak durumundadır.
İslam niçin Türk milleti için bir umut?