Evet konu başlığımız bu; evimizdeki bombalar…
Yok, mutfak tüpünden bahsetmeyeceğim bugün. Doğalgaz borularından da bahsetmeyeceğim. Binlerce volt olarak gelip, evimizi aydınlatan, buzdolabımızı televizyonumuzu, çamaşır makinamızı çalıştıran elektrikten de bahsetmeyeceğim. Benim bahsedeceğim bomba evimizin her köşesine taşınabilen, boyutu küçük olmasına rağmen yıkıcı etkisi maalesef çok daha fazla olabilen ve gün geçtikçe tehlikesi artan bir bomba.
Efendim konumuz cep telefonları. Bilgisayarlar, tabletler.
İnsanların yüzde ellisinin sabah kalktığında yaptığı ilk şey, cep telefonlarını kontrol etmek. Teknolojinin gelişimi ile birlikte sanal bağlantı artık hayatın her noktasına girmiş durumda. İnanılmaz boyutta artan boşanma davalarının artık büyük çoğunluğu ekonomik yoksunluk, geçim sıkıntısı yada şiddetli geçimsizlik değil. Yıkılan güven duygusu, aldatma, yada aldatılma şüphesi. Kolay ulaşılan sanal dostluklar, bilahare belki geçici süre hissedilen ilgi eksikliği neticesi yanlış kişilerle kurulan gönül bağları. Netice; yıkılan yuvalar, öksüz kalan çocuklar…
Evet evimizdeki bombalar cep telefonları, tabletler, bilgisayarlar…
Üç yaşındaki çocuklar bile o telefonun renkli dünyasına, ilginç oyunlarına, kendisi için dizayn edilmiş tabletlerin hareketli görsellerinin büyüsüne kapılıp gidiyor. Tüm anne babalar şikayetçi. Ortak şikayet, ortak kaygı, ortak endişe… Evet ortak çığlık;
“Çocukları bilgisayarın başından kaldıramıyoruz. Bilgisayarın başından kalksa bu kez elinde telefon. Whatshap, Twiter, Facebook, Messenger… hangi oyunu oynuyor, kiminle mesajlaşıyor. Kiminle arkadaşlık kuruyor bilmiyoruz “
Takip etmesi imkansız, kontrolü çok çok zor. Klasik ergen lafları hep şu cümle ile başlar; “Biz sizin yaşınızda iken… ”Sahiden de bizler çocuk iken, yaz kış eve kapanmak istemezdik. Kovalamaç, saklanbaç, birdir bir oynardık. Uçurtmamız vardı kocaman. Yaz kıi mahalle maçı yapardık. Candan arkadaşlarımız vardı. Elimizi atardık birbirimizin boynuna, biz hayatı sanal değil, gerçekten yaşardık.
Dünyada akıllı telefon taşıyan ve telefon ile zaman geçirip, konuşma yapan ülkeler sıralamasında sanırım ilk üçteyiz. Bu sürdürülebilir negatif tutumun çokta uzun değil, kısa vadede iki sonucu olacaktır. Erozyona uğramış bir Türk aile yapısı ile aptal, mukayese yeteneği olmayan, başarısız bir yeni nesil.
Çözüm mü;
Çözüm biziz aslında. Önce biz bırakmalıyız elimizden telefonu. Daha çok konuşmalı aile bireyleri birbirleri ile. Biz başlarsak arkası gelir. Doğalgaz da çok tehlikeli ve yanıcı bir maddedir aslında. Biz onu evimizin içine alıp, kendi hizmetimizde kullanıyoruz. Teknolojiyi de kullanmalı. Teknolojinin oyuncağı olmamalı.