Ülke olarak gerginiz bu aralar. Tavanda başlayan ve artarak devam eden gerilim gün geçtikçe tabana yayılmakta.
Son bir kaç yıldır bariz bir kopuş mevcut. Bir ayrıştırma, ötekileştirme, ötekini yok sayma. Daha ötesi ötekini, yani kendisi gibi düşünmeyen siyasi partiyi/partileri, bu partiye oy verenleri ülke için tehlikeli addetme.
Ayırt etmeksizin hangi siyasi parti liderini dinleseniz, ait olduğu koalisyonun tek vatansever olduğunu, diğer karşı koalisyonda bulunan tüm siyasi partileri ya hırsız, yada ülkeyi teslim edilemeyecek kadar güvensiz, hatta terör ile iç içe sunmaktan çekinmemektedir.
Halkın rey vererek temsilcisi seçtiği, vekil olarak meclise gönderdiği temsilcileri, bilahare o partilerin liderlerinin bu kadar ayrıştırıcı söylemleri, doğal olarak tabana yansıyor. Zamanla kutuplar keskinleşiyor.
Aslında asıl tehlikede burada başlıyor.
Nerden bakarsanız bakın, yerel yönetimleri, yöneticileri belirlemek için yapılacak önümüzdeki seçimlerin beka olarak sunulması çok da gerçekçi değil. Ülke bekasının geleceğinin güvencesi ne askerdir, ne siyasi partiler. Ülke bekasının güvencesi sen, ben... Ülke bekasının güvencesi halktır.
Garip bir paradoks halinde ülke bekası denilerek yapılan siyaset, halkı ayrıştırma, birbirinden uzaklaştırma, güvence altına almaya çalıştığı bekasını riske atmaktadır.
Biz halkız. Biz bütünüz. Biz birbirimizi seviyoruz. Siyasi partilere oy veren hiç kimse illet, zillet, yandaş değildir. Lütfen bizi ayrıştırmayın, ötelemeyin.
Bu halkın birliği, bütünlüğü, kardeşliği hususunda, birleştirici bakış açımız ile, kendimize addettiğimiz acizane misyonumuzu sürdürdük. Sürdüreceğiz.