“Yaklaşık 600 bin restaurant, kafe ve kıraathane kapalı. En azından beşer kişilik çalışanı olduğu düşünüldüğünde toplam 3 milyon kişi işsiz. Özel eğitim kurumlarında çalışan öğretmenler, hizmetliler işsiz. Pandemi dolayısı ile tüm esnaflar yılgın, bezgin. Ticaret durmuş, toplumun her kesimi içine çekilmiş. Hemen hemen hiçbir sektörde yaprak kıpırdamıyor.
Her gün bir İzmir depreminde kaybettiğimiz kadar insanı covid-19 nedeniyle toprağa veriyoruz. Eğitim sistemimiz çökmüş, kırsal kesim ile şehirlerdeki öğrencilerimize yeterli ve eşit eğitim veremiyoruz. Eve kapanmaktan, yasaklardan halkın büyük bir bölümünün psikolojisi çökmüş… Bıkkınlık, bezginlik… Herkeste tahammülün son noktasına gelindiğine dair basit izlenimler mevcut…”
Aynen bunları yazmıştık geçen hafta. Bu hafta da ilginç bir istatistik yayımlandı bunun üzerine. Yaşanan pandemi dolayısı ile halkına sosyal destek anlamında en fazla kaynak ayıran ülkeler sıralamasında Türkiye dünyada sondan ikinci sırada.
Belki de bu halkın makus talihindendir kim bilir. İktidarlar gelir geçer, o parti, bu parti,o lider, bu lider. Ama bu halkın zenginliği bir türlü halkın refahına harcanılmaz. Halk ise ikinci köprü, üçüncü köprü, kocaman yollar, yüksek yüksek binalar ile mutlu olur!
Ha bu arada birkaç musmutlu gündemimiz daha oldu.
Muharrem İNCE, CHP’den ayrılarak yeni bir sol parti için ilk adımı attı.
Tesla ile yapılan görüşmeler sonucu uzaya ilk Türk astronotun çıkması hususunda son aşamaya gelindi.
Yeni anayasa çalışmaları.
Nihayet Cumhurbaşkanımız Çarşamba günü yapacağı ulusa sesleniş programını halkımızın mutlaka dinlemesini rica etti. Önemli açıklamalarda bulunacağını beyan etti.
Eh bizde “hadi hayırlısı” diyelim.
Nacizane çok umutlu olmasam da, umarım bu müjdeli haber, ilk paragrafta belirttiğimiz halkın derin yaralarına merhem niteliğindedir. Yoksa Türk bilim adamlarının marsa ayak basması dahi halkın umurunda değil.