İş dönüp dolaşıp kendimize geliyor oraya gidiyoruz buradan dönüp geliyoruz ama bir bakıyoruz ki kendi eşiğimizin önündeyiz.
Unutmak ve hatırlamak!
Varlığımızı kuşatan iki temel öge bunlar. Sosyal yapımızı oluşturan dil, düşünce, emek, estetik formların içinden doğduğu psikolojik evre ve ruhun bir türlü tariflenemeyen o geniş alanı yine gelip durduğumuz yer zıtlar arası ahenk sırrı evet hayat enerjisinin kendisine kaynaklık olan sırrın bu olduğuna inanıyorum.
Akıl malzemeleri olarak adlandırdığım temel bazı olgular var ki bunların şekillendirilmesi insanın varlığının şartı eğer bu özverili çaba yapılmayacak olursa ne olur? Vahim tabloyu görmek için kendimize bakmak içinde bulunduğumuz demleri yad etmek lazım.
İnsan ne yapıyor?
Temel hakikat; varlık.
Herkes diyebilir ki varlık nasıl oluyor da sizin dilinizde temel referans haline gelebiliyor?
Tarif ettiğim varlık olgusu Allah’a atıfla manalandırılan bir hakikat olarak anlamlı yoksa kendiliğinden varlık insan gibi faraziyelerle değil. İlahi kadim bir bakış olan bu durumun üzerinde eğilmek günlük gıllı gış şeytani igualardan uzak almakla anlamlı. Mevlana “eşek gelmiş, öküz gitmiş” meselesinde olduğu gibi hakikati bizimle paylaşırken, hala buna bigâne kalmak ne acı. İncir çekirdeğini doldurmayan cilalı imaj devrinin safsatalarına inanmak ne idigü belirsiz olan sözlerden mana çıkarmak müşkil.
Kendimizi inşa etmek ve bunun üzerine yenidünyalar kurmak ne saadet!
Mezmurlardan şu satırları okuyalım hele; “Onlar acı nedir bilmezler, bedenleri sağlıklı ve semizdir. Başkalarının derdini bilmez onlar gibi çile çekmezler. Bu yüzden gurur onların gerdanlığı, zorbalık onları örten bir giysidir. Şişmanlıktan gözleri dışarı fırlar, içleri kötülük kazanı gibi kaynar.
İnsanlarla eğlenir, kötü niyetle konuşur, tepeden bakar baskıyla tehdit ederler. Göklere karşı ağızlarını açarlar, boş sözleri yeryüzünü dolaşır. Bu yüzden halk onlardan yana döner sözlerini ağzı açık dinler. Derler ki Tanrı nasıl bilir? Bilgisi var mı yüceler yücesinin işte böyledir kötüler hep tasasız sürekli varlıklarını arttırırlar” (Mezmur-73)
Fesübhanallah!
Kelam işte böyle olmalı, dönüp dile gelmeli, kuşatıp özü yaraya merhem olmalı. Kadim değerler derken bunu evet işte bunu söylüyorum ey semiz bedenleri ile hakikati bulmak isteyenler o hakikat size bilin ki çok ama çok uzaktır!